Öcalan, 31 kanallı televizyonda kendisini gördü
SPOR
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
14.01.2013 - 11:25, Güncelleme:
03.09.2022 - 16:01
Öcalan, 31 kanallı televizyonda kendisini gördü
Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’a, İmralı Cezaevi’nde televizyon verilmesini istedi. Adalet Bakanlığı ise “40 bin kişinin ölümünden sorumlu olan bir kişiye televizyon verilmesinin uygun olmadığını” belirtti ve bu konuda yabancı ülkelerdeki teröristlerle ilgili örnekler de verdi. Yani, o günün mevzuatı, Abdullah Öcalan’a televizyon verilmesine bir engel olmamakla beraber, televizyon isteği uygun bulunmamıştı.
Cezaevi mevzuatına göre, yüksek güvenlik F Tipi Cezaevleri’nde, tutuklu ve hükümlülerin kullandığı ortak koğuşa cezaevi yönetimi tarafından küçük ekran bir televizyon veriliyor. Ancak, siz odanızda televizyon bulunmasını istiyorsanız, cezaevi kantininden bunu aldırabiliyorsunuz. Televizyonunuzun harcadığı elektriğin parası da sizden tahsil ediliyor.
Cezaevlerinde televizyonun hangi kanallarının izleneceğine mahkumların genel istekleri dikkate alınarak karar veriliyor ve kanallar ayarlanıyor. PKK’nın başı Abdullah Öcalan, “PKK’nın televizyon kanallarını izlemek istiyorum. Onlar ne düşünüyor, ne konuşuyor bilmek, yol haritamı da buna göre ayarlamayı amaçlıyorum” diyebilir. Öcalan’ın her isteğini yerine getiren yetkililer, önce “Bakalım, Ankara’ya soralım” der, bu isteğini de yerine getirir.
Televizyonda evlilik programları
Öcalan’a 1999 yılında bir radyo verildi. O radyonun yanı sıra, Öcalan’ın bir televizyonu var. Hem de tam 31 kanallı. Hangi kanalı açsa evlilik programlarıyla karşılaşacak ve bu kez evlenmek için harekete geçecek.
Cezaevi mevzuatına göre, Abdullah Öcalan’a televizyon verilmeliydi. Eğer yasalar uygulanıyorsa, onun da hakkıydı. Yasal hakkı olmasına, üstelik de Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’nin raporuna rağmen düne kadar televizyon vermeyen devlet, ne oldu da birden bire Abdullah Öcalan’a televizyon verdi? Apo’nun odasına dün televizyon yerleştirildi. Kanal ayarları yapıldı. Öcalan, Fransa’ daki olayla ilgili haberleri izlerken, ekranda fotoğraflarını gördü, “Serok Apo- Başkan Apo” sloganlarıyla yüzü güldü…
Abdullah Öcalan’a televizyon verilmesi olayını AKP’liler “Canım bir tek TRT-1’i izleyebilecek” deseler de, bunun aslı yok. Bakın bu konuda Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in bir soru önergesine verdiği cevabı okuyalım: “Cezaevinde 31 televizyon kanalı izlenebilmektedir. Eğitim ve psiko- sosyal servisler tarafından tutuklu ve hükümlülere, öfke kontrolü, benim ailem programı, cinsel suç programı, müebbet hapis programı, intihar ve kendine zarar vermeyi önleme programı da yürütülmektedir.”
Apo’ya cımbız-makas da lazım
Cezaevinde ilginç yasaklar vardır. Her yasak, deneyimlere dayanılarak, tutuklu veya hükümlülerin kendilerine zarar vermemesi için alınıyor. Örneğin, cezaevine girişi yasak olanlar arasında cımbız ve makas da yer alıyor. Neden mi? Yetkililer şöyle açıklıyor: “Cımbız, bıyık makası kesici ve delici alet olarak kullanılabiliyor. Tek bıçaklı tıraş bıçağı da yasak. Tıraş bıçağı olarak kendisine veya başkasına zarar verme amaçlı kullanılmayan üç bıçaklı tıraş bıçağı veriliyor.”
Abdullah Öcalan, “Ben bıyıklarıma düşkünüm. Cımbız, makas istiyorum” diye görüşmelerde şart koyarsa buna da şaşırmayalım. Bakarsınız bir gün Başbakan şöyle bir açıklama yapar: “Abdullah Öcalan’a, bir adet cımbız ile bıyıklarını düzeltebilmesi için bir adet makas verilmesi için talimat verdim. Belki de bunlar kendisine verilmişti ya da verilmek üzeridir.”
Cezaevlerinde yasaklar listesi de uzun. Şu günlerde Ankara-Sincan Cezaevi’ndeki tutuklu ve hükümlülerden gelen haberler, cezaevine kitapların alınmadığı yolunda. Konuyu, yetkililere sorduğumuzda ise şu cevabı alıyoruz: “Hükümlü ve tutuklulara posta yoluyla gelen veya ziyaretçileri tarafından getirilen ya da sevkle gelen süreli-süresiz yayınlar denetime tabi tutuluyor. Hakkında toplatma veya yasaklama kararı olmayan yayınlar, gereken kayıtları yapıldıktan sonra ilgilisine veriliyor.”
Bir kitabının cezaevine girebilmesi, ancak “Kitap okuma komisyonu”nundan “geçer not” almasıyla mümkün oluyor.
Çatalı ve bıçağı da özel
Abdullah Öcalan, yıllardır plastik kaşık- çatal-bıçak kullanıyor. Adalet Bakanlığı bu konuda da bir düzenleme yapmış. Bakandan öğreniyoruz:
“Koğuş oda ve eklentilerinde her hükümlü için kantinden temin edilmek şartıyla bir adet uç kısmı sivri olmayan 10 santimetre uzunluğunda bıçak, plastik veya yumuşak metalden imal edilmiş çatal, yemek ve çay kaşığı ile 0.50 mm kalınlığında iki adet metal yemek tabağı ve ikişer adet cam su bardağı ile çay bardağı, tabağı bulundurabiliyorlar.”
Abdullah Öcalan’ın sağlık şartları ise hemen hiçbir cezaevinde olmayan ayrıcalıklarla dolu. Öcalan, yeni haliyle mahkumların kralı oldu. Hangi mahkumun devletin üst düzeyinden bu kadar özel misafirleri var?
SAYGI ÖZTÜRK
Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’a, İmralı Cezaevi’nde televizyon verilmesini istedi. Adalet Bakanlığı ise “40 bin kişinin ölümünden sorumlu olan bir kişiye televizyon verilmesinin uygun olmadığını” belirtti ve bu konuda yabancı ülkelerdeki teröristlerle ilgili örnekler de verdi. Yani, o günün mevzuatı, Abdullah Öcalan’a televizyon verilmesine bir engel olmamakla beraber, televizyon isteği uygun bulunmamıştı.
Cezaevi mevzuatına göre, yüksek güvenlik F Tipi Cezaevleri’nde, tutuklu ve hükümlülerin kullandığı ortak koğuşa cezaevi yönetimi tarafından küçük ekran bir televizyon veriliyor. Ancak, siz odanızda televizyon bulunmasını istiyorsanız, cezaevi kantininden bunu aldırabiliyorsunuz. Televizyonunuzun harcadığı elektriğin parası da sizden tahsil ediliyor.
Cezaevlerinde televizyonun hangi kanallarının izleneceğine mahkumların genel istekleri dikkate alınarak karar veriliyor ve kanallar ayarlanıyor. PKK’nın başı Abdullah Öcalan, “PKK’nın televizyon kanallarını izlemek istiyorum. Onlar ne düşünüyor, ne konuşuyor bilmek, yol haritamı da buna göre ayarlamayı amaçlıyorum” diyebilir. Öcalan’ın her isteğini yerine getiren yetkililer, önce “Bakalım, Ankara’ya soralım” der, bu isteğini de yerine getirir.
Televizyonda evlilik programları
Öcalan’a 1999 yılında bir radyo verildi. O radyonun yanı sıra, Öcalan’ın bir televizyonu var. Hem de tam 31 kanallı. Hangi kanalı açsa evlilik programlarıyla karşılaşacak ve bu kez evlenmek için harekete geçecek.
Cezaevi mevzuatına göre, Abdullah Öcalan’a televizyon verilmeliydi. Eğer yasalar uygulanıyorsa, onun da hakkıydı. Yasal hakkı olmasına, üstelik de Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’nin raporuna rağmen düne kadar televizyon vermeyen devlet, ne oldu da birden bire Abdullah Öcalan’a televizyon verdi? Apo’nun odasına dün televizyon yerleştirildi. Kanal ayarları yapıldı. Öcalan, Fransa’ daki olayla ilgili haberleri izlerken, ekranda fotoğraflarını gördü, “Serok Apo- Başkan Apo” sloganlarıyla yüzü güldü…
Abdullah Öcalan’a televizyon verilmesi olayını AKP’liler “Canım bir tek TRT-1’i izleyebilecek” deseler de, bunun aslı yok. Bakın bu konuda Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in bir soru önergesine verdiği cevabı okuyalım: “Cezaevinde 31 televizyon kanalı izlenebilmektedir. Eğitim ve psiko- sosyal servisler tarafından tutuklu ve hükümlülere, öfke kontrolü, benim ailem programı, cinsel suç programı, müebbet hapis programı, intihar ve kendine zarar vermeyi önleme programı da yürütülmektedir.”
Apo’ya cımbız-makas da lazım
Cezaevinde ilginç yasaklar vardır. Her yasak, deneyimlere dayanılarak, tutuklu veya hükümlülerin kendilerine zarar vermemesi için alınıyor. Örneğin, cezaevine girişi yasak olanlar arasında cımbız ve makas da yer alıyor. Neden mi? Yetkililer şöyle açıklıyor: “Cımbız, bıyık makası kesici ve delici alet olarak kullanılabiliyor. Tek bıçaklı tıraş bıçağı da yasak. Tıraş bıçağı olarak kendisine veya başkasına zarar verme amaçlı kullanılmayan üç bıçaklı tıraş bıçağı veriliyor.”
Abdullah Öcalan, “Ben bıyıklarıma düşkünüm. Cımbız, makas istiyorum” diye görüşmelerde şart koyarsa buna da şaşırmayalım. Bakarsınız bir gün Başbakan şöyle bir açıklama yapar: “Abdullah Öcalan’a, bir adet cımbız ile bıyıklarını düzeltebilmesi için bir adet makas verilmesi için talimat verdim. Belki de bunlar kendisine verilmişti ya da verilmek üzeridir.”
Cezaevlerinde yasaklar listesi de uzun. Şu günlerde Ankara-Sincan Cezaevi’ndeki tutuklu ve hükümlülerden gelen haberler, cezaevine kitapların alınmadığı yolunda. Konuyu, yetkililere sorduğumuzda ise şu cevabı alıyoruz: “Hükümlü ve tutuklulara posta yoluyla gelen veya ziyaretçileri tarafından getirilen ya da sevkle gelen süreli-süresiz yayınlar denetime tabi tutuluyor. Hakkında toplatma veya yasaklama kararı olmayan yayınlar, gereken kayıtları yapıldıktan sonra ilgilisine veriliyor.”
Bir kitabının cezaevine girebilmesi, ancak “Kitap okuma komisyonu”nundan “geçer not” almasıyla mümkün oluyor.
Çatalı ve bıçağı da özel
Abdullah Öcalan, yıllardır plastik kaşık- çatal-bıçak kullanıyor. Adalet Bakanlığı bu konuda da bir düzenleme yapmış. Bakandan öğreniyoruz:
“Koğuş oda ve eklentilerinde her hükümlü için kantinden temin edilmek şartıyla bir adet uç kısmı sivri olmayan 10 santimetre uzunluğunda bıçak, plastik veya yumuşak metalden imal edilmiş çatal, yemek ve çay kaşığı ile 0.50 mm kalınlığında iki adet metal yemek tabağı ve ikişer adet cam su bardağı ile çay bardağı, tabağı bulundurabiliyorlar.”
Abdullah Öcalan’ın sağlık şartları ise hemen hiçbir cezaevinde olmayan ayrıcalıklarla dolu. Öcalan, yeni haliyle mahkumların kralı oldu. Hangi mahkumun devletin üst düzeyinden bu kadar özel misafirleri var?
SAYGI ÖZTÜRK
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.