Salgın hastalıkların tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Her yüzyılda yaşanmış büyük salgınların ardından insanlar iyi ile kötünün savaşı olduğuna inanmış bu belaları.. Sonuçta her savaşın bir kaybedini ve  bir de  kazananı olduğu gibi salgınlarda da kaybeden gibi görünse de ilk başta  insanlık kazanmış bu zorlu süreçlerin ardından zaferle kucaklaşmış her defasında.. Bugün bizlerde bu çağın çocukları olarak anlatılagelen salgınların gölgesinde birebir yaşayarak öğreniyoruz ki, küçücük bir virüsün insanlığa verdiği ders ; kainatın yeniden okunmasına doğru gidiyor Hayat tarzları değişecek Kurallar değişecek Kaideler değişecek Sosyal dengeler ve dengesizlikler değişecek İlaçlar değişecek Tedavi yöntemleri değişecek Devlet anlayışları değişecek Dünyanın ben merkezli tüm zalimleri ve hainleri değişmek zorunda kalacak Virüsün hiç de kolay bir düşman olmadığı gerçeğiyle zihinler, akıllar, fikirler, buluşlar değişecek Ama.. Ama değişmeyecek bir tek şey var o da; kötüler yine kötülük yapmaya, mazlumlar yine ezilmeye, cesurlar yine kazanmaya, üretenler yine değer katmaya, asalaklar yine başkalarının sırtından geçinip kendilerine ünvanlar almaya, yalancılar yine kaldıkları yerden yalanlar, planlar yapmaya, haramzedeler, vurguncular, hırsızlar ve namussuzlar yine aynı şekilde ders almadan ders vermeye ve kendi karanlık çukurlarında kendilerini dev aynasında görmeye devam edecekler.. Ama; bütün bu değişim ve değişmemeye inat; yer yüzünde yine güzel müzikler çalacak, güzel şiirler yazılacak, güzel romanlar ve eserler yazılacak, güzel insanlar güzel kelamlar ve güzel kalemler umudun adı olmaya ve dünyayı güzelleştirmeye devam edecek.. Varsın kötüler ve kötülükler kol kola girip güzel olan ne varsa yıkmak için gece-gündüz plan yapsınlar. Ne çıkar? Sonunda dünyayı güzellikler kurtaracak değil mi?