deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Dilipak ˮBizim başörtülü kızların yüzü, gözü boyalı.....ˮ

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 27.11.2017 - 17:24, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:03
 

Dilipak ˮBizim başörtülü kızların yüzü, gözü boyalı.....ˮ

Akit yazarı Abdurrahman Dilipak "Bizim başörtülü kızların yüzü, gözü boyalı, tırnaklarda oje; bunlar hiç mi namaz kılmıyor? O zaman başörtüsünün ne anlamı kaldı?" diye sordu.. Dilipakʹın "Tahran, Yalta, Potsdam derken" başlığıyla (26 Kasım 2017) yayımlanan yazısından o bölüm şöyle: Bundan 20 yıl kadar önce İstanbul Eczacı Odasında danışmanken, bir Fransız kozmetik sektör heyeti geldi. Kozmetiğin sağlık, mutluluk, sosyal hayat üzerinde etkilerini anlatıyorlar ve bir yandan da başörtülü kadınların saçlarını örttükleri için saç kozmetiğinin bu ülkede yeteri kadar revaçta olmadığını, abdest altıkları için tırnak, yüz kozmetiğinin çok geri kaldığını, modern hayatta kadının kendini göstermesi için bu geleneklerden kurtulmak gerektiğini filan anlatıyorlardı. Bugün bakıyorum da, bizim başörtülü kızların yüzü, gözü boyalı, tırnaklarda oje. Ojeleri eskimiş!? Bunlar hiç mi namaz kılmıyorlar? O zaman başörtüsünün ne anlamı kaldı, bir aksesuar olmaktan başka.Bu da aynı merkezden farklı bir saldırıydı aslında, bizi inanç, tarih ve değerlerimizden soyutlamak için. Din, giderek ritüeller, seremonilere, ikonalara indirgenmiş folklorik bir gösteriye dönüyor. Hafızlar “kulak pası”mızı siliyor, Mevlidhanlar bizi uçuruyor. Din zaten kültür! Ders kitabının adı da öyle. “Din dersi” değil, “Din kültürü dersi”. Baksanıza bizimkiler artık “eğitim modelleri”ni ithal ediyorlar. Fransa’dan mürebbiye ithal eden Tanzimat kafası gibi, ABD’den, İngiltere’den, Fransa’dan, hatta Vatikan’dan “method” ithal ediyoruz. “Tanrı aşkına” (!?) ne oluyor ya hu! Hani “Kem alat ile kemalat olmaz”dı. Vatikan’ın diğer din ve kültürlerle iletişimi için geliştirilen bir metot üzerinden “Müslüman nesil” mi yetiştireceksiniz! Hadi Saint Benoit, Saint Josef, Notre dame de Sion, Alliance İsrailiyet’e mezunu Müslüman gençlik(!) size gün doğdu. Hadi yeni “Galip hoca”lar! Size bu gidişle FETÖ bile az gelir, yarın! Zira yeni FETÖ’ler kapıda sizi bekliyor. Kuklacıda kukla mı tükenir! “Kurbağa haşlaması” denen şey böyle bir şey olsa gerek. Onun için aklımızı başımıza alalım. Kapıdan kovduklarınız bacadan giriyor. Şapkalı diye yüz çevirdikleriniz sarık sarıp, sakallarını sıvazlayarak, başörtülü sekreterleri ile, yanlarına sizden birilerini alarak geliyorlar.Neyse birileri saldırmaya devam ediyor, devam da edecekler.. Biz de direnmeye devam...Sahi, niye şikâyet ediyoruz ki, böyle olacak ve bu hercü merc içinde kim cennete gidecekse kendine bir yol bulacak, kim cehenneme gitmek istiyorsa kendine bir yol bulacak. Selam ve dua ile.
Akit yazarı Abdurrahman Dilipak "Bizim başörtülü kızların yüzü, gözü boyalı, tırnaklarda oje; bunlar hiç mi namaz kılmıyor? O zaman başörtüsünün ne anlamı kaldı?" diye sordu.. Dilipakʹın "Tahran, Yalta, Potsdam derken" başlığıyla (26 Kasım 2017) yayımlanan yazısından o bölüm şöyle: Bundan 20 yıl kadar önce İstanbul Eczacı Odasında danışmanken, bir Fransız kozmetik sektör heyeti geldi. Kozmetiğin sağlık, mutluluk, sosyal hayat üzerinde etkilerini anlatıyorlar ve bir yandan da başörtülü kadınların saçlarını örttükleri için saç kozmetiğinin bu ülkede yeteri kadar revaçta olmadığını, abdest altıkları için tırnak, yüz kozmetiğinin çok geri kaldığını, modern hayatta kadının kendini göstermesi için bu geleneklerden kurtulmak gerektiğini filan anlatıyorlardı. Bugün bakıyorum da, bizim başörtülü kızların yüzü, gözü boyalı, tırnaklarda oje. Ojeleri eskimiş!? Bunlar hiç mi namaz kılmıyorlar? O zaman başörtüsünün ne anlamı kaldı, bir aksesuar olmaktan başka.Bu da aynı merkezden farklı bir saldırıydı aslında, bizi inanç, tarih ve değerlerimizden soyutlamak için. Din, giderek ritüeller, seremonilere, ikonalara indirgenmiş folklorik bir gösteriye dönüyor. Hafızlar “kulak pası”mızı siliyor, Mevlidhanlar bizi uçuruyor. Din zaten kültür! Ders kitabının adı da öyle. “Din dersi” değil, “Din kültürü dersi”. Baksanıza bizimkiler artık “eğitim modelleri”ni ithal ediyorlar. Fransa’dan mürebbiye ithal eden Tanzimat kafası gibi, ABD’den, İngiltere’den, Fransa’dan, hatta Vatikan’dan “method” ithal ediyoruz. “Tanrı aşkına” (!?) ne oluyor ya hu! Hani “Kem alat ile kemalat olmaz”dı. Vatikan’ın diğer din ve kültürlerle iletişimi için geliştirilen bir metot üzerinden “Müslüman nesil” mi yetiştireceksiniz! Hadi Saint Benoit, Saint Josef, Notre dame de Sion, Alliance İsrailiyet’e mezunu Müslüman gençlik(!) size gün doğdu. Hadi yeni “Galip hoca”lar! Size bu gidişle FETÖ bile az gelir, yarın! Zira yeni FETÖ’ler kapıda sizi bekliyor. Kuklacıda kukla mı tükenir! “Kurbağa haşlaması” denen şey böyle bir şey olsa gerek. Onun için aklımızı başımıza alalım. Kapıdan kovduklarınız bacadan giriyor. Şapkalı diye yüz çevirdikleriniz sarık sarıp, sakallarını sıvazlayarak, başörtülü sekreterleri ile, yanlarına sizden birilerini alarak geliyorlar.Neyse birileri saldırmaya devam ediyor, devam da edecekler.. Biz de direnmeye devam...Sahi, niye şikâyet ediyoruz ki, böyle olacak ve bu hercü merc içinde kim cennete gidecekse kendine bir yol bulacak, kim cehenneme gitmek istiyorsa kendine bir yol bulacak. Selam ve dua ile.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.