O gazeteciler azdı mı yoksa kudurdu mu?

HABERRPİ/MEDYA/cengizyücak İnsanın bir şeyde normal olan ölçünün dışına çıkması "anormal" olarak değerlendirilir. Argoda ise normalin dışında hareket tarzı sergileyen ve hatta bunu başkasını rahatsız edici boyutlara taşıyanlara " azgın" daha da ileri gidenlere ise "kudurmuş" damgasını yapıştırıverirler.. Azgınlığı azıya alanlara yani azgınlıkta dahi sınırları zorlayanlara "kudurmuş" denilirken bu kudurukluğu alışkanlık haline dönüştürenler ise "Alışmış kudurmuştan beter olur" sözeri ile kategorize edilirler.. Gelelim medaya..yani basına.. Basının kendi içinde gerek yazılı gerekse de sözlü olarak uzun yıllardan beri süregelen kural ve kaideleri var.. Ve bu kural ve kaidelerin başında ise "Haberin bilgiye ve belgeye dayalı olacak" düsturu gelir.. Eğer haberin bilgiye ve belgeye dayalı değilse gazetecilik etiği açısından "anormal" bir durumdur.. Eğer bunu süreklilik haline getirmişsen bu gazetecilikte azgınlığa delalettir.. Eğer bunu yaparken ağzından sağa sola köpükler de saçmaya başlamışsan kesin kudurmuşsundur.. Basında son zamanlarda bilgiye ve belgeye dayandırılmadan sırf dedikodulara dayanılarak yapılan "sözde haber"leri ise azgınlığa delalet olarak görüyorum ve "umarım kudurma boyutuna varmazlar" diyorum.. Sizin gazeteci olmanız, size bilgisiz ve belgesiz bir şekilde başkalarının onuru ve haysiyeti ile oynama hakkını vermediği gibi gazetecinin kişilerin hak ve hürriyetlerine saygı göstermek gibi özel bir yükümlülüğü de vardır.. Bugün sizin yapmaya çalıştığınız o dedikoduyu habere dönüştürerek kişileri haysiyetsizleştirme çabalarınızın yarın size "azmış ve kudurmuş gazeteci" yaftası olarak geriye döneceğinden kuşkunuz olmasın.. Eeeee....fındık fıstık kabuğu olarak mı geriye döneceğini sanıyordunuz? Ne yani elin eli sadece armut mu topluyor sandınız? Rahmetlik dedem gemiyi azıya alanlar için "bu adam azmış, yakında başına gelecekler var" derdi hep.. Akıllı olun akıllı... Çalmayın kapıları..çalarlar kapınızı..