deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com

Ak Partiʹden FLAŞ çıkış: ˮCemaat askerden daha tehlikeliˮ

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 16.01.2014 - 23:09, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

Ak Partiʹden FLAŞ çıkış: ˮCemaat askerden daha tehlikeliˮ

Financial Times gazetesinin, "Türkiye Gülencilere karşı demokrasisini korumalı" başlıklı makalesinde Osman Can, Gülen Hareketini "Nihai amacını kimsenin bilmediği mutlak biate dayalı gizli bir dini hareket" olarak tanımlıyor ve Gülenciler siyasi-askeri elitlerden daha büyük bir tehdit oluşturuyor" diyor. BBC Türkçeʹnin yansıttığı habere göre, Osman Can yorum yazısında, Türkiyeʹnin alınan bazı yargı kararları nedeniyle krizde olduğunu ve bu krizin "demokrasinin kaderini belirleyeceğini" ifade ediyor. "Gülencilerle bağlantılı" olduğunu söylediği savcıların yürüttüğü soruşturma AK Partiʹli hukukçu Osman Canʹa göre "yolsuzlukla ilgili olduğu izlenimini verme amaçlı... Ancak asıl hedef AK Parti hükümeti." Financial Times gazetesi geçen hafta, yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili başyazısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için sert ifadeler kullanmış, "Kibir Türk modelini bozuyor – Erdoğanʹın zorbalığı ülkenin refahını tehdit ediyor" yorumunu yapmıştı. Gazete, yolsuzluk soruşturmasının "siyasi gayeler taşıdığı iddiasını hem AK Parti hem de Fethullah Gülenʹin ileri sürdüğünü" belirtmiş "Erdoğanʹın uluslararası itibarı mahvolmuş durumda... Erdoğanʹın (yolsuzluk skandalına) karşılığı, kanunu alt üst ederek, ahbaplarına yönelik yargı soruşturmasını baltalayarak kendini korumak oldu" demişti. Gazete ayrıca Erdoğanʹın Türkiyeʹyi "sallantılı bir demokrasiye, kusurlu bir anayasaya ve azalan müttefiklere" sahip bir ülke gibi gösterdiğini öne sürmüştü. "CEMAAT SEÇİMLERİ ETKİLEYEBİLİR" Osman Can da bugün gazete için kaleme aldığı yorum makalesinde soruşturmayla ʹ"AK Partiʹnin hedef alındığını" söylüyor ve Türkiyeʹdeki yargı sistemine "Gülencilerin sızdığını" ifade ediyor. Türkiyeʹdeki yargı sistemini "1930ʹlarda Türklerin üstünlük duygusundan, 1960 ve 1980 darbelerinden etkilenen hiyerarşik bir sistem" olarak tanımlayan Osman Can şöyle devam ediyor: "Yargı Meclisten bağımsızdır. Ülkenin Kürtleri, Alevileri, gayrimüslimleri ve muhafazakârlar, adalet adı altında yargı makamının korkusu altında yaşadılar... Nüfusun yüzde 50ʹsinin desteklediği AK Parti de 2008 kadar yakın bir tarihte kendisini kapanmaktan zor kurtardı." Osman Can, 2010ʹdaki anayasa referandumuyla ABʹnin de desteğiyle anayasa mahkemesi ve HSYKʹda değişiklikler yapıldığını hatırlattığı yazısında, referandumun amacının bu yargı organlarını daha "çoğulcu" hale getirmek olduğunu belirtiyor. Anayasa değişikliği paketi, 2010 yılında referanduma gitmeden önce üye seçimini düzenleyen maddeler Anayasa Mahkemesi tarafından kısmen iptal edilmişti. Hukukçu Osman Can, makalesinde bu değişikliğe ilişkin, "Gülencilerin kurumlara sızmasına neden olduğu" görüşünü savunarak, "Önemli değişlikler mahkeme kararıyla iptal edilmiş, özellikle ordu ve yargı gibi devlet kurumlarında merkez pozisyonları işgal eden Gülencilerin kurumlara sızmasının önü açılmıştı" diyor. Makalede, Gülencilerin anayasa referandumuna yaptığı destek çağrısını "hükümetin o dönemde iyi niyetli gördüğü" belirtiliyor ve HSYK seçimlerinde "demokrasi yanlılarının, destek vermemeli durumunda, demokrasi karşıtı güçlerin kontrolü ele geçirebileceği korkusuyla, Gülencileri desteklediği" yorumu yapılıyor. Osman Can Gülen Cemaatiʹnin yargıdaki etkisini şöyle ifade ediyor: "Yargı erkinde yalnızca yüzde 15ʹinin, toplumun da yalnızca yüzde 2-3ʹünün desteklediği Gülenciler Yargıtay ve Danıştayʹın, dolayısıyla tüm yargı erkinin kontrolünü ele geçirdi. Bu kurumlar Yüksek Seçim Kuruluʹnun başkanlığını da seçtikleri için, Gülenciler gelecek yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaderini etkileme gücüne sahip oldular." "CEMAAT, LAİKLİK KARŞITI" AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyesi, hukukçu Can, makalesinde Gülen Hareketini "laiklik karşıtı, muhafazakâr milliyetçilik zemininde bir hareket" olarak tanımlıyor ve Gülen Hareketiʹnin "ülkede, devleti içeriden işgal ederek hâkimiyet kurmayı amaçladığı için demokratik siyasetle her zaman sorunları olduğunu" söylüyor. Demokratların "ülkenin eski ordu hâkimiyetine dayalı sistemiyle" mücadele ettiği bir dönemde Gülen Cemaatiʹnin AK Partiʹyi destekleyip partinin güvenini kazandığını belirten Osman Canʹa göre, "Askeri vesayet sona erdiğinde (Gülenciler) oluşan boşluğu doldurdu. Hükümet maalesef, gerekli önleyici tedbirleri almakta başarısız oldu." Financial Times için kaleme aldığı makalede Osman Can, Türkiyeʹnin eski mücadelenin "yeni bir versiyonuyla" karşı karşıya olduğunu ve bu mücadelenin "siyaseti anayasaya aykırı bir düzen içinde yeniden şekillendirmeye çalışanlar güçler ile sistemi değiştirmeye çalışan demokrasi yanlısı güçler arasında" yaşandığını söylüyor. "Bir zamanlar siyasi elitlerin hâkimiyetindeki Türkiyeʹye bugün, ellerindeki din kartıyla Gülencilerʹin daha büyük bir tehdit oluşturduğu" yorumu yapan Can, "Türk toplumunun da Gülen Hareketiʹyle mücadeleye destek verdiğini" savunuyor. "Demokrasilerde Meclisin kararları ve seçmenlerin onayının önemli" olduğunu belirten Osman Can makalesini şöyle noktalıyor: "AK Parti bu desteği, diğer demokratik aktörlerle uzlaşarak, iyi kullanmalı. Türkiyeʹnin, çoğulcu ve katılımcı siyasetle uyumlu tam demokratik anayasal sisteme duyduğu ihtiyaç artık daha fazla ertelenemez."
Financial Times gazetesinin, "Türkiye Gülencilere karşı demokrasisini korumalı" başlıklı makalesinde Osman Can, Gülen Hareketini "Nihai amacını kimsenin bilmediği mutlak biate dayalı gizli bir dini hareket" olarak tanımlıyor ve Gülenciler siyasi-askeri elitlerden daha büyük bir tehdit oluşturuyor" diyor. BBC Türkçeʹnin yansıttığı habere göre, Osman Can yorum yazısında, Türkiyeʹnin alınan bazı yargı kararları nedeniyle krizde olduğunu ve bu krizin "demokrasinin kaderini belirleyeceğini" ifade ediyor. "Gülencilerle bağlantılı" olduğunu söylediği savcıların yürüttüğü soruşturma AK Partiʹli hukukçu Osman Canʹa göre "yolsuzlukla ilgili olduğu izlenimini verme amaçlı... Ancak asıl hedef AK Parti hükümeti." Financial Times gazetesi geçen hafta, yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili başyazısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için sert ifadeler kullanmış, "Kibir Türk modelini bozuyor – Erdoğanʹın zorbalığı ülkenin refahını tehdit ediyor" yorumunu yapmıştı. Gazete, yolsuzluk soruşturmasının "siyasi gayeler taşıdığı iddiasını hem AK Parti hem de Fethullah Gülenʹin ileri sürdüğünü" belirtmiş "Erdoğanʹın uluslararası itibarı mahvolmuş durumda... Erdoğanʹın (yolsuzluk skandalına) karşılığı, kanunu alt üst ederek, ahbaplarına yönelik yargı soruşturmasını baltalayarak kendini korumak oldu" demişti. Gazete ayrıca Erdoğanʹın Türkiyeʹyi "sallantılı bir demokrasiye, kusurlu bir anayasaya ve azalan müttefiklere" sahip bir ülke gibi gösterdiğini öne sürmüştü. "CEMAAT SEÇİMLERİ ETKİLEYEBİLİR" Osman Can da bugün gazete için kaleme aldığı yorum makalesinde soruşturmayla ʹ"AK Partiʹnin hedef alındığını" söylüyor ve Türkiyeʹdeki yargı sistemine "Gülencilerin sızdığını" ifade ediyor. Türkiyeʹdeki yargı sistemini "1930ʹlarda Türklerin üstünlük duygusundan, 1960 ve 1980 darbelerinden etkilenen hiyerarşik bir sistem" olarak tanımlayan Osman Can şöyle devam ediyor: "Yargı Meclisten bağımsızdır. Ülkenin Kürtleri, Alevileri, gayrimüslimleri ve muhafazakârlar, adalet adı altında yargı makamının korkusu altında yaşadılar... Nüfusun yüzde 50ʹsinin desteklediği AK Parti de 2008 kadar yakın bir tarihte kendisini kapanmaktan zor kurtardı." Osman Can, 2010ʹdaki anayasa referandumuyla ABʹnin de desteğiyle anayasa mahkemesi ve HSYKʹda değişiklikler yapıldığını hatırlattığı yazısında, referandumun amacının bu yargı organlarını daha "çoğulcu" hale getirmek olduğunu belirtiyor. Anayasa değişikliği paketi, 2010 yılında referanduma gitmeden önce üye seçimini düzenleyen maddeler Anayasa Mahkemesi tarafından kısmen iptal edilmişti. Hukukçu Osman Can, makalesinde bu değişikliğe ilişkin, "Gülencilerin kurumlara sızmasına neden olduğu" görüşünü savunarak, "Önemli değişlikler mahkeme kararıyla iptal edilmiş, özellikle ordu ve yargı gibi devlet kurumlarında merkez pozisyonları işgal eden Gülencilerin kurumlara sızmasının önü açılmıştı" diyor. Makalede, Gülencilerin anayasa referandumuna yaptığı destek çağrısını "hükümetin o dönemde iyi niyetli gördüğü" belirtiliyor ve HSYK seçimlerinde "demokrasi yanlılarının, destek vermemeli durumunda, demokrasi karşıtı güçlerin kontrolü ele geçirebileceği korkusuyla, Gülencileri desteklediği" yorumu yapılıyor. Osman Can Gülen Cemaatiʹnin yargıdaki etkisini şöyle ifade ediyor: "Yargı erkinde yalnızca yüzde 15ʹinin, toplumun da yalnızca yüzde 2-3ʹünün desteklediği Gülenciler Yargıtay ve Danıştayʹın, dolayısıyla tüm yargı erkinin kontrolünü ele geçirdi. Bu kurumlar Yüksek Seçim Kuruluʹnun başkanlığını da seçtikleri için, Gülenciler gelecek yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaderini etkileme gücüne sahip oldular." "CEMAAT, LAİKLİK KARŞITI" AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyesi, hukukçu Can, makalesinde Gülen Hareketini "laiklik karşıtı, muhafazakâr milliyetçilik zemininde bir hareket" olarak tanımlıyor ve Gülen Hareketiʹnin "ülkede, devleti içeriden işgal ederek hâkimiyet kurmayı amaçladığı için demokratik siyasetle her zaman sorunları olduğunu" söylüyor. Demokratların "ülkenin eski ordu hâkimiyetine dayalı sistemiyle" mücadele ettiği bir dönemde Gülen Cemaatiʹnin AK Partiʹyi destekleyip partinin güvenini kazandığını belirten Osman Canʹa göre, "Askeri vesayet sona erdiğinde (Gülenciler) oluşan boşluğu doldurdu. Hükümet maalesef, gerekli önleyici tedbirleri almakta başarısız oldu." Financial Times için kaleme aldığı makalede Osman Can, Türkiyeʹnin eski mücadelenin "yeni bir versiyonuyla" karşı karşıya olduğunu ve bu mücadelenin "siyaseti anayasaya aykırı bir düzen içinde yeniden şekillendirmeye çalışanlar güçler ile sistemi değiştirmeye çalışan demokrasi yanlısı güçler arasında" yaşandığını söylüyor. "Bir zamanlar siyasi elitlerin hâkimiyetindeki Türkiyeʹye bugün, ellerindeki din kartıyla Gülencilerʹin daha büyük bir tehdit oluşturduğu" yorumu yapan Can, "Türk toplumunun da Gülen Hareketiʹyle mücadeleye destek verdiğini" savunuyor. "Demokrasilerde Meclisin kararları ve seçmenlerin onayının önemli" olduğunu belirten Osman Can makalesini şöyle noktalıyor: "AK Parti bu desteği, diğer demokratik aktörlerle uzlaşarak, iyi kullanmalı. Türkiyeʹnin, çoğulcu ve katılımcı siyasetle uyumlu tam demokratik anayasal sisteme duyduğu ihtiyaç artık daha fazla ertelenemez."
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.