deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Ancak bu kadar açık konuşulur

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 23.08.2013 - 16:18, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

Ancak bu kadar açık konuşulur

Nasıl bir hayatın içine doğdunuz? E: Mersin’de, üç katlı bir villada doğduk. Bunu söylemek yadırganmamalı çünkü kimi gecekonduda doğar, kimi villada. Biz villada doğduk, özel okullarda okuduk. Üniversiteye kadar Mersin’de yaşadık. Fazla sorunla karşılaşmadan, sıkıntısız büyüdük. Muhafazakâr bir aile mi yoksa modern mi? C: Mersinli bir aile… Onları belki modern tutucu diye tanımlayabiliriz. E: Lisede gece dışarı çıkma gibi bir olay yoktu hayatımızda mesela. Tanınmaya başladığınız zaman anne ve babanız nasıl tepki verdi? E: Anne baba değil de, tüm aile diyelim... Bir küslük oldu aramızda. Anneniz nasıl bir kadın? C: Annem merhametli bir insandır. Yaptığımız bazı hareketlere kızdığında ona durumu anlatabiliyoruz. “Anne, ben öyle yapmak istememiştim” dediğimizde anlıyor. Ama babam ve ailemizin erkek bireyleri daha katı, tutucu. Babanızla konuşmuyor musunuz? E: Konuşuyoruz aslında ama hala biraz sitemkar… C: Ailemiz çocuklarının televizyondan para kazanmaya çalışan insanlar olmasını istemezdi. Şöhretli insanlara karşı hep bir tepkileri vardı. E: Bırakın böyle ciddiyetsiz görünen bir imajımız olmasını, haber spikeri olmamızı bile istemezlerdi. Tiyatro okumak istediğimi söylediğimde, “Hayır, bunu okuyup ne yapacaksın?” dediler, oysa çok istiyordum. Ceyda’nın Miss Turkey’e katılması gerektiğini söyleyenler oluyordu ama elbette ona da karşı çıktılar. Aileden sizi tehdit eden oldu mu hiç? C: Hayır, bizi severler ama bazılarıyla konuşmuyoruz. Kırgın oldukları konular var fakat nedensiz bizce… Herkes işini yapıyor. E: İnsanın ailesiyle aynı görüşte olması gerekmez. Ben eğlendiğim işten para kazanmak istiyorum. DJ’lik, sunuculuk, açılışlar, reklam, televizyon… Benim işim bunlar. Onlar sizin ne iş yapmanızı istiyorlardı? E: Babam gıda ticaretiyle uğraşıyor, bahçeleri var Mersin’de. Ben turizm okudum, okul bitince, “Sana bir butik otel açalım. İşinin başında dur, başkasının işinde çalışma” dediler ama benim istediğim otel işletmek değildi ki... Öncelikli isteğim Mersin’den gitmekti. C: Bense Mersin’de kalmak için yapmadığımı bırakmamıştım. Ben, “Türkiye’ye açılmak istiyorum” diyen bir kız değildim. Hep Mersin’de yaşamak istiyordum ama bir çıkınca geri dönmek aklıma bile gelmedi. İnsanlar size “ikiz” diyor oysa aranızda yaş farkı var, değil mi? E: Ben Ceyda’dan dört yaş büyüğüm. Üniversite için Ankara’ya önce ben gittim; Bilkent Üniversitesi Turizm bölümünden mezun oldum. Ceyda da Bilkent’e girdi ama sonra İstanbul’a, Kültür Üniversitesi Halkla İlişkilere geçiş yaptı. İstanbul’a gelişimiz böyle başladı aslında. Biraz da Ankara’dayken çok sevdiğim erkek arkadaşımı sinirlendirmek amacıyla “Güzel ve Dahi” diye bir reality show programına katılmak için... Nasıl bir ilişkiniz vardı o erkek arkadaşınla? E: İlişkimiz sekiz yıl önce başladı ve dostluğumuz hala devam ediyor. Şu anda benim başka bir erkek arkadaşım var ama onun yeri hep ayrıdır, beni hala kıskanır. İlk zamanlarda peşimden çok koşmuştu ama birlikte olmaya başladıktan sonra rahat davranmaya başladı, biraz da çapkındı. Ben de çok kıskançtım ve Hürrem gibiydim; istediğimi yaptıramayınca çatlardım. Onu kıskandırmak için başkalarıyla gezerdim, onun istemediği kişilerle… Bir süre sonra bu yaptıklarım etkisiz kalmaya başladı, başka ne yapabilirim diye düşünürken Show TV’de Fatih Aksoy’un yaptığı programı duydum. “Güzel kızlar! Ben çok güzelim diyorsanız, alışveriş yapmayı seviyorsanız işte burası sizin yeriniz” diyordu, anonslar “8 güzel kız havuzda” diye yapılıyordu. Tam onun kıskanacağı şeyler… Ben de hemen başvurdum. Ceyda sen ne diyordun bu işe? C: İlk söylediğinde şaka yaptığını sandım. Bir kere Esra televizyon izlemezdi bile, “Ne alakası var?” diye düşünüyordum. Televizyonda çalışmaya tamamen karşıydım aslında… En iyi okullarda okuduk, üniversite bitirdik, “Bu mudur yani?” dedim. Neymiş erkek arkadaşını kıskandıracakmış! Deneme çekimlerine ben de yanında gittim. Yapımcılar benim de katılmam için çok ısrar ettiler ama istemedim. Sonra? E: Programda güzel kızlar, zeki erkeklere sosyalliği öğretiyordu. Ben, bana düşen erkeğe sürekli iş yaptırıyordum; “Yemeğimi getir, ojelerimi kurut” falan… Bir gün çok sıkıldım ve “Einstein da bu kadar sıkılırken elektriği buldu herhalde” dedim, olay oldu. İlgi çekmek için mi böyle dedin yoksa elektriği Einstein’ın bulduğunu mu sanıyordun? E: Öyle sanıyordum. İnsanlar bunun aptallık olduğunu söylüyor oysa aptallık ve bilgisizlik başka iki şeydir. Ben zeki bir kadınım ama bazı konularda bilgi eksikliğim olabilir, hepimizin var. Fatih Aksoy da bana “Medyapım’da gördüğüm en zeki kızsın” demişti. Neyse, “Güzel ve Dahi” Türkiye’ye biraz fazla geldi ve üç bölüm sonra yayından kaldırıldı. Dizi, reklam teklifleri derken, Ceyda da dizide oynamaya başladı. C: ikimiz de Hayat Güzeldir dizisinde oynuyorduk. Sonra bir trafik kazası geçirdik. Arabayı biz kullanmıyorduk, ölümden döndük. Çıktığımızda kameralar vardı dışarıda. Polisle ilk defa karşılaşıyorduk ve zaten ne yapacağımızı bilemiyorduk. Biz kazalı durumundayız ama polis bize “şüpheli” diyor, bizi polis aracına bindirmek, karakola götürmek istiyor. Bizse o an “Ölmek üzereyiz” paniğindeyiz. “Kafamı çarptım, kim bilir başımda şu anda neler oluyordur?” diye korkuyoruz. Tabii kameraların önünde olaylar çıktı. Birçok insan kazadan sonra ünlü olduğumuzu düşündü. Oysa biz zaten televizyonda çalışmaya başlamıştık. Kazadan sonra ailemizle aramız bozuldu. “Polisle ilk defa karşılaşıyoruz” dediniz, kaç yaşında? E: Ben 22, Ceyda 18. Çocuk yaştayız; daha kişiliğimizin oturmamış olması bile normaldir. Ben hayata geç atıldım çünkü hep ailemin gözbebeği olarak büyüdüm. Pembe bir hayatın içinde yetiştim. Mezun oldum, bu defa erkek arkadaşım ailem gibi oldu. Hiçbir şey bilmiyordum. Evin elektrik faturası nasıl ödenir, onu bile bilmiyordum. O yüzden bir polisle karşılaşınca nasıl davranmam gerektiğini bilemedim. Haklıysam haklıyımdır diye düşünüyordum. Oysa o polis, devlet ona bir yetki vermiş… Yani? E: Yani ben haklı da olsam, haklılığımı farklı bir yerde aramam gerekir, o sırada orada aramamam gerekir. Geç de olsa öğrendim bunu. Mağdur olan taraf olmama rağmen zarar gören taraf ben oldum. O yüzden bu konuya hiç girmeyeyim. “Ciciş” lafı nereden çıktı? C: 2009’da Cine5’te yaptığımız bir programı açarken “Günaydın cicişler” deyiverdim. Sonra Okan Bayülgen programında bize takılırken hep “ciciş” dedi ve biz “ciciş” olarak kaldık. Seviyor musunuz Okan Bayülgen’i? C: Okan Bayülgenʹi severiz. Çok tatlı bir dille espri yapıyor. Kendini komik olmak için kasmıyor. Gerçekten mizah yapıyor. Peki, toplumdaki imajınızdan memnun musunuz? C: Evet, sadece bize daha çok saygı duyulmasını istiyoruz. Ailemizden böyle görerek yetiştik, her kadında saygı duyulma ihtiyacı vardır zaten... Hakkınızda söylenenlerden, yorumlardan rahatsız oluyor musunuz? C: Eleştirilere, kötü yorumlara alıştık ama alışana kadar iyi mücadele verdiğimizi düşünüyorum. Sonuçta bizim ülkemiz Amerika değil; kültürümüz, dinimiz çok rahat değil. Ama halk bizi olduğumuz gibi sevdi çünkü tatlı, seksi, eğlenceli ve doğalız. Bizi çok seven yaşlı teyzeler ve örnek alan genç kızlar var, mailler atıyorlar “Sizin gibi olmak istiyoruz” diye… Bu iyi mi? C: Normal. Çünkü aslında bizim yaptığımız çok çılgınca bir hareket yok. Tüm gençler, ailelerinden gizli gece dışarı çıkar, içer, eğlenir ama annesine “Esma’dayım” der. Biz “Esma’dayım” demiyoruz, tek fark bu. Eğlenmek için çıkıyoruz ve eğleniyoruz. E: Yaptığımız kötü bir olay yok. Dışarı erkeklerle çıktıysam çok dikkatli olurum, bana el kol hareketi bile yapamazlar. Ama gece kulüplerinde kızları görüyorum, yaptıklarını resmen ayıp buluyorum ama o kızlar kalkıp bizi eleştiriyor. Ben muhafazakâr taraftayım; kadınlar kendilerinin değerini kendileri düşürdüler çünkü çok kolay oldular, oysa bu yanlış. Yabancı ülkelere göre Müslüman ülkeleri kendime daha yakın hissediyorum. Seksi olmanın gücünü ne zaman fark ettiniz? C: Ben hep çocuksuydum; kadın olmanın gücünü üniversite yıllarımın sonlarına doğru keşfettim. E: Ben lise 1’de keşfetmiştim valla! Sevgiliniz var mı? C: Sevgilim yok ve çok az erkek arkadaşım oldu. Hatta sayısını söyleyeyim: üç. Çok seçiciyim; beni uzaktan burnu havada, aldatan, aklı fikri eğlenmekte olan bir kız gibi görüyorlar ama böyle olmadığımı kanıtlamak için ülkedeki tüm erkeklerle birlikte olamam. Beni gerçekten tanıyanlar ne kadar evcimen ve sadık olduğumu bilir. E: Erkek arkadaşım beni elde etmek için çok uğraştı ve şu anda da beni elinde tutabilmek için hediye yağmuruna tutuyor. Başkaları ne düşünürse düşünsün, önemli olan ikili ilişkilerimiz. Sevgilin fotoğraflarından rahatsız olmuyor mu? E: Hayır, “Herkes bakıyor, herkes arzuluyor ama ben sahibim” diyor. Gurur duyuyor. Evlenmek istiyor musunuz? C: Doğru erkeği bulursam evlenmek isterim. Doğru erkek ne demek? C: Doğru erkek benim için, adam gibi adamdır. Onun için birçok şeyden vazgeçerim, işten de... Eğer istediğim her şeye sahipse tabii. Sen Esra? E: Ben işimi bırakmam. Yani bırakmam için toplu bir para gerek hahahaha. En son şöyle bir olay oldu: Bir erkek parfümü için reklam teklifi geldi ve eski erkek arkadaşım izin vermedi. Eskisi mi izin vermedi! E: Evet, o vermedi. “Bu reklam sana göre değil, kesinlikle kabul etmeyeceksin” dedi. Ben de, “Tamam, alacağımız para bu. Sen vereceksin o parayı o zaman” dedim ve verdi. Hahahahahaha! E: Ama gerçekten de vermek zorunda. O reklam başka tanıdığımız ünlü bir arkadaşımıza gitti… E yeni sevgilin bunları okuyunca kızmayacak mı? E: O Türkçe bilmiyor hahahahaha. Nereli? E: Arap, Dubai’de yaşıyor. Arada ben gidiyorum, arada o geliyor. Dindar mı? E: Hacı. Defalarca Umreye gitmiş, Hacca da gitmiş. 33 yaşında aslında… Kardeş olmasaydınız hayatınız nasıl olurdu? C: Çok başka bir hayatım olurdu, bu sektörde olacağımı sanmıyorum. E: Benim için her şey aynı olurdu… Ben anladım ama yine de hakkınızdaki en popüler soruyu soracağım: “Siz gerçek misiniz?” C: Evet! Kurgu olmadan yaşıyoruz, doğalız. Kimseyi inandırmak zorunda da hissetmiyoruz kendimizi… Esra, küçüklüğünden beri daha uçta, daha asiydi. Kimse ona söz geçiremezdi, hala da öyle. Ben daha mülayim biriyim ama başım onun yüzünden derde giriyor çünkü olay çıkınca onu savunmak zorunda kalıyorum, kardeşim sonuçta. E: Avukatımız bile bizden sıkıldı, adamın tüm zamanı bizim davalarla geçiyor. Sanırım öfke kontrolü konusunda bir sıkıntım var. Ama bunların reklam olduğunu nasıl düşünüyorlar anlamıyorum, kavga ve olaylar işlerimize zarar veriyor. Daha sakin olmayı isterdim.
Nasıl bir hayatın içine doğdunuz? E: Mersin’de, üç katlı bir villada doğduk. Bunu söylemek yadırganmamalı çünkü kimi gecekonduda doğar, kimi villada. Biz villada doğduk, özel okullarda okuduk. Üniversiteye kadar Mersin’de yaşadık. Fazla sorunla karşılaşmadan, sıkıntısız büyüdük. Muhafazakâr bir aile mi yoksa modern mi? C: Mersinli bir aile… Onları belki modern tutucu diye tanımlayabiliriz. E: Lisede gece dışarı çıkma gibi bir olay yoktu hayatımızda mesela. Tanınmaya başladığınız zaman anne ve babanız nasıl tepki verdi? E: Anne baba değil de, tüm aile diyelim... Bir küslük oldu aramızda. Anneniz nasıl bir kadın? C: Annem merhametli bir insandır. Yaptığımız bazı hareketlere kızdığında ona durumu anlatabiliyoruz. “Anne, ben öyle yapmak istememiştim” dediğimizde anlıyor. Ama babam ve ailemizin erkek bireyleri daha katı, tutucu. Babanızla konuşmuyor musunuz? E: Konuşuyoruz aslında ama hala biraz sitemkar… C: Ailemiz çocuklarının televizyondan para kazanmaya çalışan insanlar olmasını istemezdi. Şöhretli insanlara karşı hep bir tepkileri vardı. E: Bırakın böyle ciddiyetsiz görünen bir imajımız olmasını, haber spikeri olmamızı bile istemezlerdi. Tiyatro okumak istediğimi söylediğimde, “Hayır, bunu okuyup ne yapacaksın?” dediler, oysa çok istiyordum. Ceyda’nın Miss Turkey’e katılması gerektiğini söyleyenler oluyordu ama elbette ona da karşı çıktılar. Aileden sizi tehdit eden oldu mu hiç? C: Hayır, bizi severler ama bazılarıyla konuşmuyoruz. Kırgın oldukları konular var fakat nedensiz bizce… Herkes işini yapıyor. E: İnsanın ailesiyle aynı görüşte olması gerekmez. Ben eğlendiğim işten para kazanmak istiyorum. DJ’lik, sunuculuk, açılışlar, reklam, televizyon… Benim işim bunlar. Onlar sizin ne iş yapmanızı istiyorlardı? E: Babam gıda ticaretiyle uğraşıyor, bahçeleri var Mersin’de. Ben turizm okudum, okul bitince, “Sana bir butik otel açalım. İşinin başında dur, başkasının işinde çalışma” dediler ama benim istediğim otel işletmek değildi ki... Öncelikli isteğim Mersin’den gitmekti. C: Bense Mersin’de kalmak için yapmadığımı bırakmamıştım. Ben, “Türkiye’ye açılmak istiyorum” diyen bir kız değildim. Hep Mersin’de yaşamak istiyordum ama bir çıkınca geri dönmek aklıma bile gelmedi. İnsanlar size “ikiz” diyor oysa aranızda yaş farkı var, değil mi? E: Ben Ceyda’dan dört yaş büyüğüm. Üniversite için Ankara’ya önce ben gittim; Bilkent Üniversitesi Turizm bölümünden mezun oldum. Ceyda da Bilkent’e girdi ama sonra İstanbul’a, Kültür Üniversitesi Halkla İlişkilere geçiş yaptı. İstanbul’a gelişimiz böyle başladı aslında. Biraz da Ankara’dayken çok sevdiğim erkek arkadaşımı sinirlendirmek amacıyla “Güzel ve Dahi” diye bir reality show programına katılmak için... Nasıl bir ilişkiniz vardı o erkek arkadaşınla? E: İlişkimiz sekiz yıl önce başladı ve dostluğumuz hala devam ediyor. Şu anda benim başka bir erkek arkadaşım var ama onun yeri hep ayrıdır, beni hala kıskanır. İlk zamanlarda peşimden çok koşmuştu ama birlikte olmaya başladıktan sonra rahat davranmaya başladı, biraz da çapkındı. Ben de çok kıskançtım ve Hürrem gibiydim; istediğimi yaptıramayınca çatlardım. Onu kıskandırmak için başkalarıyla gezerdim, onun istemediği kişilerle… Bir süre sonra bu yaptıklarım etkisiz kalmaya başladı, başka ne yapabilirim diye düşünürken Show TV’de Fatih Aksoy’un yaptığı programı duydum. “Güzel kızlar! Ben çok güzelim diyorsanız, alışveriş yapmayı seviyorsanız işte burası sizin yeriniz” diyordu, anonslar “8 güzel kız havuzda” diye yapılıyordu. Tam onun kıskanacağı şeyler… Ben de hemen başvurdum. Ceyda sen ne diyordun bu işe? C: İlk söylediğinde şaka yaptığını sandım. Bir kere Esra televizyon izlemezdi bile, “Ne alakası var?” diye düşünüyordum. Televizyonda çalışmaya tamamen karşıydım aslında… En iyi okullarda okuduk, üniversite bitirdik, “Bu mudur yani?” dedim. Neymiş erkek arkadaşını kıskandıracakmış! Deneme çekimlerine ben de yanında gittim. Yapımcılar benim de katılmam için çok ısrar ettiler ama istemedim. Sonra? E: Programda güzel kızlar, zeki erkeklere sosyalliği öğretiyordu. Ben, bana düşen erkeğe sürekli iş yaptırıyordum; “Yemeğimi getir, ojelerimi kurut” falan… Bir gün çok sıkıldım ve “Einstein da bu kadar sıkılırken elektriği buldu herhalde” dedim, olay oldu. İlgi çekmek için mi böyle dedin yoksa elektriği Einstein’ın bulduğunu mu sanıyordun? E: Öyle sanıyordum. İnsanlar bunun aptallık olduğunu söylüyor oysa aptallık ve bilgisizlik başka iki şeydir. Ben zeki bir kadınım ama bazı konularda bilgi eksikliğim olabilir, hepimizin var. Fatih Aksoy da bana “Medyapım’da gördüğüm en zeki kızsın” demişti. Neyse, “Güzel ve Dahi” Türkiye’ye biraz fazla geldi ve üç bölüm sonra yayından kaldırıldı. Dizi, reklam teklifleri derken, Ceyda da dizide oynamaya başladı. C: ikimiz de Hayat Güzeldir dizisinde oynuyorduk. Sonra bir trafik kazası geçirdik. Arabayı biz kullanmıyorduk, ölümden döndük. Çıktığımızda kameralar vardı dışarıda. Polisle ilk defa karşılaşıyorduk ve zaten ne yapacağımızı bilemiyorduk. Biz kazalı durumundayız ama polis bize “şüpheli” diyor, bizi polis aracına bindirmek, karakola götürmek istiyor. Bizse o an “Ölmek üzereyiz” paniğindeyiz. “Kafamı çarptım, kim bilir başımda şu anda neler oluyordur?” diye korkuyoruz. Tabii kameraların önünde olaylar çıktı. Birçok insan kazadan sonra ünlü olduğumuzu düşündü. Oysa biz zaten televizyonda çalışmaya başlamıştık. Kazadan sonra ailemizle aramız bozuldu. “Polisle ilk defa karşılaşıyoruz” dediniz, kaç yaşında? E: Ben 22, Ceyda 18. Çocuk yaştayız; daha kişiliğimizin oturmamış olması bile normaldir. Ben hayata geç atıldım çünkü hep ailemin gözbebeği olarak büyüdüm. Pembe bir hayatın içinde yetiştim. Mezun oldum, bu defa erkek arkadaşım ailem gibi oldu. Hiçbir şey bilmiyordum. Evin elektrik faturası nasıl ödenir, onu bile bilmiyordum. O yüzden bir polisle karşılaşınca nasıl davranmam gerektiğini bilemedim. Haklıysam haklıyımdır diye düşünüyordum. Oysa o polis, devlet ona bir yetki vermiş… Yani? E: Yani ben haklı da olsam, haklılığımı farklı bir yerde aramam gerekir, o sırada orada aramamam gerekir. Geç de olsa öğrendim bunu. Mağdur olan taraf olmama rağmen zarar gören taraf ben oldum. O yüzden bu konuya hiç girmeyeyim. “Ciciş” lafı nereden çıktı? C: 2009’da Cine5’te yaptığımız bir programı açarken “Günaydın cicişler” deyiverdim. Sonra Okan Bayülgen programında bize takılırken hep “ciciş” dedi ve biz “ciciş” olarak kaldık. Seviyor musunuz Okan Bayülgen’i? C: Okan Bayülgenʹi severiz. Çok tatlı bir dille espri yapıyor. Kendini komik olmak için kasmıyor. Gerçekten mizah yapıyor. Peki, toplumdaki imajınızdan memnun musunuz? C: Evet, sadece bize daha çok saygı duyulmasını istiyoruz. Ailemizden böyle görerek yetiştik, her kadında saygı duyulma ihtiyacı vardır zaten... Hakkınızda söylenenlerden, yorumlardan rahatsız oluyor musunuz? C: Eleştirilere, kötü yorumlara alıştık ama alışana kadar iyi mücadele verdiğimizi düşünüyorum. Sonuçta bizim ülkemiz Amerika değil; kültürümüz, dinimiz çok rahat değil. Ama halk bizi olduğumuz gibi sevdi çünkü tatlı, seksi, eğlenceli ve doğalız. Bizi çok seven yaşlı teyzeler ve örnek alan genç kızlar var, mailler atıyorlar “Sizin gibi olmak istiyoruz” diye… Bu iyi mi? C: Normal. Çünkü aslında bizim yaptığımız çok çılgınca bir hareket yok. Tüm gençler, ailelerinden gizli gece dışarı çıkar, içer, eğlenir ama annesine “Esma’dayım” der. Biz “Esma’dayım” demiyoruz, tek fark bu. Eğlenmek için çıkıyoruz ve eğleniyoruz. E: Yaptığımız kötü bir olay yok. Dışarı erkeklerle çıktıysam çok dikkatli olurum, bana el kol hareketi bile yapamazlar. Ama gece kulüplerinde kızları görüyorum, yaptıklarını resmen ayıp buluyorum ama o kızlar kalkıp bizi eleştiriyor. Ben muhafazakâr taraftayım; kadınlar kendilerinin değerini kendileri düşürdüler çünkü çok kolay oldular, oysa bu yanlış. Yabancı ülkelere göre Müslüman ülkeleri kendime daha yakın hissediyorum. Seksi olmanın gücünü ne zaman fark ettiniz? C: Ben hep çocuksuydum; kadın olmanın gücünü üniversite yıllarımın sonlarına doğru keşfettim. E: Ben lise 1’de keşfetmiştim valla! Sevgiliniz var mı? C: Sevgilim yok ve çok az erkek arkadaşım oldu. Hatta sayısını söyleyeyim: üç. Çok seçiciyim; beni uzaktan burnu havada, aldatan, aklı fikri eğlenmekte olan bir kız gibi görüyorlar ama böyle olmadığımı kanıtlamak için ülkedeki tüm erkeklerle birlikte olamam. Beni gerçekten tanıyanlar ne kadar evcimen ve sadık olduğumu bilir. E: Erkek arkadaşım beni elde etmek için çok uğraştı ve şu anda da beni elinde tutabilmek için hediye yağmuruna tutuyor. Başkaları ne düşünürse düşünsün, önemli olan ikili ilişkilerimiz. Sevgilin fotoğraflarından rahatsız olmuyor mu? E: Hayır, “Herkes bakıyor, herkes arzuluyor ama ben sahibim” diyor. Gurur duyuyor. Evlenmek istiyor musunuz? C: Doğru erkeği bulursam evlenmek isterim. Doğru erkek ne demek? C: Doğru erkek benim için, adam gibi adamdır. Onun için birçok şeyden vazgeçerim, işten de... Eğer istediğim her şeye sahipse tabii. Sen Esra? E: Ben işimi bırakmam. Yani bırakmam için toplu bir para gerek hahahaha. En son şöyle bir olay oldu: Bir erkek parfümü için reklam teklifi geldi ve eski erkek arkadaşım izin vermedi. Eskisi mi izin vermedi! E: Evet, o vermedi. “Bu reklam sana göre değil, kesinlikle kabul etmeyeceksin” dedi. Ben de, “Tamam, alacağımız para bu. Sen vereceksin o parayı o zaman” dedim ve verdi. Hahahahahaha! E: Ama gerçekten de vermek zorunda. O reklam başka tanıdığımız ünlü bir arkadaşımıza gitti… E yeni sevgilin bunları okuyunca kızmayacak mı? E: O Türkçe bilmiyor hahahahaha. Nereli? E: Arap, Dubai’de yaşıyor. Arada ben gidiyorum, arada o geliyor. Dindar mı? E: Hacı. Defalarca Umreye gitmiş, Hacca da gitmiş. 33 yaşında aslında… Kardeş olmasaydınız hayatınız nasıl olurdu? C: Çok başka bir hayatım olurdu, bu sektörde olacağımı sanmıyorum. E: Benim için her şey aynı olurdu… Ben anladım ama yine de hakkınızdaki en popüler soruyu soracağım: “Siz gerçek misiniz?” C: Evet! Kurgu olmadan yaşıyoruz, doğalız. Kimseyi inandırmak zorunda da hissetmiyoruz kendimizi… Esra, küçüklüğünden beri daha uçta, daha asiydi. Kimse ona söz geçiremezdi, hala da öyle. Ben daha mülayim biriyim ama başım onun yüzünden derde giriyor çünkü olay çıkınca onu savunmak zorunda kalıyorum, kardeşim sonuçta. E: Avukatımız bile bizden sıkıldı, adamın tüm zamanı bizim davalarla geçiyor. Sanırım öfke kontrolü konusunda bir sıkıntım var. Ama bunların reklam olduğunu nasıl düşünüyorlar anlamıyorum, kavga ve olaylar işlerimize zarar veriyor. Daha sakin olmayı isterdim.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.