deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com https://www.paybytouch.com/

DERİN DEVLET ÇATIŞMA İSTİYOR!

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 02.09.2012 - 09:44, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

DERİN DEVLET ÇATIŞMA İSTİYOR!

AK Parti kurucularından Fırat’a göre PKK Kürt halkının ayaklanmayacağını biliyor ve bu nedenle Gaziantep olayını gerçekleştirdi. Fırat, “PKK dahil olmak üzere bizim derin devletimiz -ki bana göre hâlâ ayakta - iki halkı çatıştırabilmek için sosyal medyayı kullandı” dedi İktidar partisinin kurucuları arasındaki en önemli isimlerinden, eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, Kürt sorunu ve “derin devlet”le ilgili çarpıcı iddialar ortaya atarken hükümete de uyarılarda bulundu. - Antep saldırısını PKK halen üstlenmedi. Size yapılmak istenen nedir? PKK’nın üst yönetiminin, “devrimci halk ayaklanması” diye bir açıklaması olmuştu. PKK bugüne kadar hiçbir zaman Kürtlere güvenmedi. Kürt halkının ayaklanmayacağını da biliyor. Bu nedenle başka yöntemler bulmalıydı ki bu da iki sivil halkın çatıştırılmasıdır. Ama bunu Siirt’te, Van’da değil kritik olan yani nüfus dengesinin Türk ve Kürtlerden oluştuğu bölgelerde yapabilir. Bunlara en uygunları da Antep, Adana, Mersin gibi şehirlerdir. Ben inanıyorum ki; PKK dahil olmak üzere bizim derin devletimiz -ki bana göre hala ayakta - iki halkı çatıştırabilmek için sosyal medyayı kullandı. Böylece devrimci halk ayaklanması dedikleri olayı gerçekleştirmek istediler. Ses getirecek eylemleri benim gördüğüm kadarıyla Hakkari bölgesinde yapıyorlar. Aynı günde, aynı tabura üç defa saldırıyor mesela... Bana göre Şemdinli merkezine saldırmalarının temelinde yatan şey; bir hükümet binasına PKK bayrağını asabilmek ve o psikolojik üstünlüğü tescil ettirmektir. Böylesi olayların altında çok önemli hedeflerin olması gerekir. - Derin devlet ayakta dediniz. Onca operasyona rağmen hala ayaktaysa artık ne kadar derindir? O kadar çok fazla derinde değil. Berrak suda balıkları görürsünüz ya, onun gibi. Ama hala var ve hükmünü de sürüyor. Çünkü ben şahsen derin devletin tümüyle ilgili bir operasyon gerçekleştirildiği kanısında değilim. Bir çok ayağına dokunulmadı. Mesela istihbarat örgütlerindeki uzantıları. Mutlaka bu uzantıların da olması gerekirdi. Ama bugüne kadar dokunulmadı. Medya, finans ayağı ortaya çıkarılmadı... Bürokrasinin bunun dışında olması mümkün değildi. Ama belli bir konsensüs sağlandı ve belli yerde donduruldu. - Yani dokunulamadı mı yoksa dokunulmadı mı doğru soru galiba... Basın mensupları olarak buna siz karar verin. - Yeni bir operasyon beklemiyorsunuz anladığım kadarıyla... Zannetmiyorum. 28 Şubat postmodern darbesiyle ilgili herhalde zorla bir girişim yapıldı ama onun arkasındaki meşhur ‘E muhtıra’ya hiç dokunulmadı. Bunların hepsi arka arkaya gelen olaylar, birbirinden bağımsız kabul etmek çok safiyane olur. - Ama iktidar partisi ‘Statükoya’ karşı geldiği için oyları yükselmedi mi? Mesela 30 Ağustos ilk defa Köşk’te, sivil kutlanacaktı... Esası görmeden, yalnız şekle bakarak problemin halledildiğini söylemek doğru olmaz. “Masa düzeni nasıl olacak, başında tek mi çift mi oturulacak veya Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde mi olsun, olmasın” demek problemin çözüldüğünü göstermez. Bence problem halen devam ediyor. - Asker kışlasına tam olarak çekilmedi mi diyorsunuz? Asker çok fazla kışlasına çekildi. Daha evvel çeşitli kez yaptığı siyasete ve demokrasiye müdahale yönünde kışlasına çekilmiş ancak terörle mücadele konusunda da eskiye nazaran daha pasif bir konumda gözüküyor. - MİT Müsteşarı’yla ilgili süreci eleştirmiştiniz. İstihbarat birimleri arasında bir çekişme var mı sizce? Konu ilgi ve bilgi alanımda değil. Medyadan takip ettiklerime göre söylüyorum. MİT Müsteşarı’nın Cumhuriyet Savcılığı tarafından yasaya aykırı olarak çağrılması aslında devlet içerisinde bir skandaldı. Yargı erkiyle yürütme erkinin çatışmasıydı. Yargı bir yerde, hakimler devleti kurmak gibi bir sevdanın içersindeydi. Hatalı olduğu kanısındayım. Bugün, devam etmemesini dilemekten başka da yapacak bir şey yok. Bence istihbarat birimlerinin disipline edilmesi lazım. Dediğim gibi Ergenekon sürecinde istihbarat birimleri mercek altına alınmadı. Bana göre kesinlikle mercek altına alınıp araştırılmalı ve o unsurlardan temizlenmeli. Ve gayri yasal yapılanmalara tekrar fırsat verilmeyecek yasal tedbirler alınmalı. Belki ABD’de olduğu gibi Meclis denetimi getirilmeli. Bunlar gizli faaliyetlerdir ancak devlet için ‘olmazsa olmaz’lardır. Siz hukuk devletiyseniz istihbarat örgütünde buna uymayanlar varsa kulağından tutar atarsınız. - Ergenekon Balyoz, Arınç’a suikast denildi... Onların cevabını da alamadık aslına bakarsanız? Bazı şeyler var ki her halde açıklanamıyor. Devleti yönetmek gibi bir iddianın içindeyseniz demek ki kan kusuyorsunuz ‘Kızılcık şerbeti’ deyip yutmak zorunda kalıyorsunuz. Ancak siz kendinizi devlet gibi görmeye başlarsanız çok tehlikeli olur. Aslında devlet falan değilsiniz. Hukuksuzluk varsa devlet zarar görebilir ama bu bir sefer olur. Oysa hukuksuzluğa müsaade ederseniz çok daha büyük zararlar görür. Bana göre o oluyor. - İktidar partisi biraz kendini devlet gibi mi görüyor? O kesin. Güç insanı bozar. Bir reklam vardı: ‘Kontrolsüz güç, güç değildir’ diye. Çok güçlü zannedersiniz ama o güç değildir. Uzun süren iktidarlar zamanla bürokratlaşmaya başlar. İlk geldiğimizde biz, ‘Bürokratik devletten demokratik devlete’ diyorduk. Ama bir bakarsınız ki o ters dönmeye başlamış. Bu tehlikeli. Ben STK’ları bu nedenle çok önemsiyorum. Çünkü sivil halkın oluşturduğu organizasyonlar devamlı hükümeti denetler, sınırlarÖ Ama maalesef Türkiye’de STK yok. Dolasıyla güç sizi bir yerde bürokratlaştırıyor. ‘Güç bende, benim kontrolümde’ diyorsunuz. Aslında sizin kontrolünüzde falan değil. O normal işleyişin içinde. - Derin devlet sinmiş sırasını mı bekliyor? Olabilir. Eğer siz kurumları demokratik sistem içinde yerli yerine oturtup, hudutlarını kesin olarak belirlerseniz bunların hiçbiri olmaz. Her ülkenin bir tek silahlı gücü olur. Karşısında başka bir güç olmamalı. İşte onu sınırlayan demokrasidir, hukuktur. Türkiye, yarım kalmış demokrasi yolunda hiç duraksama yapmadan devam etmeli. Başka çaresi yok. Yoksa kendi kendimizi aldatmış oluruz.  GAZETEVATAN
AK Parti kurucularından Fırat’a göre PKK Kürt halkının ayaklanmayacağını biliyor ve bu nedenle Gaziantep olayını gerçekleştirdi. Fırat, “PKK dahil olmak üzere bizim derin devletimiz -ki bana göre hâlâ ayakta - iki halkı çatıştırabilmek için sosyal medyayı kullandı” dedi İktidar partisinin kurucuları arasındaki en önemli isimlerinden, eski Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, Kürt sorunu ve “derin devlet”le ilgili çarpıcı iddialar ortaya atarken hükümete de uyarılarda bulundu. - Antep saldırısını PKK halen üstlenmedi. Size yapılmak istenen nedir? PKK’nın üst yönetiminin, “devrimci halk ayaklanması” diye bir açıklaması olmuştu. PKK bugüne kadar hiçbir zaman Kürtlere güvenmedi. Kürt halkının ayaklanmayacağını da biliyor. Bu nedenle başka yöntemler bulmalıydı ki bu da iki sivil halkın çatıştırılmasıdır. Ama bunu Siirt’te, Van’da değil kritik olan yani nüfus dengesinin Türk ve Kürtlerden oluştuğu bölgelerde yapabilir. Bunlara en uygunları da Antep, Adana, Mersin gibi şehirlerdir. Ben inanıyorum ki; PKK dahil olmak üzere bizim derin devletimiz -ki bana göre hala ayakta - iki halkı çatıştırabilmek için sosyal medyayı kullandı. Böylece devrimci halk ayaklanması dedikleri olayı gerçekleştirmek istediler. Ses getirecek eylemleri benim gördüğüm kadarıyla Hakkari bölgesinde yapıyorlar. Aynı günde, aynı tabura üç defa saldırıyor mesela... Bana göre Şemdinli merkezine saldırmalarının temelinde yatan şey; bir hükümet binasına PKK bayrağını asabilmek ve o psikolojik üstünlüğü tescil ettirmektir. Böylesi olayların altında çok önemli hedeflerin olması gerekir. - Derin devlet ayakta dediniz. Onca operasyona rağmen hala ayaktaysa artık ne kadar derindir? O kadar çok fazla derinde değil. Berrak suda balıkları görürsünüz ya, onun gibi. Ama hala var ve hükmünü de sürüyor. Çünkü ben şahsen derin devletin tümüyle ilgili bir operasyon gerçekleştirildiği kanısında değilim. Bir çok ayağına dokunulmadı. Mesela istihbarat örgütlerindeki uzantıları. Mutlaka bu uzantıların da olması gerekirdi. Ama bugüne kadar dokunulmadı. Medya, finans ayağı ortaya çıkarılmadı... Bürokrasinin bunun dışında olması mümkün değildi. Ama belli bir konsensüs sağlandı ve belli yerde donduruldu. - Yani dokunulamadı mı yoksa dokunulmadı mı doğru soru galiba... Basın mensupları olarak buna siz karar verin. - Yeni bir operasyon beklemiyorsunuz anladığım kadarıyla... Zannetmiyorum. 28 Şubat postmodern darbesiyle ilgili herhalde zorla bir girişim yapıldı ama onun arkasındaki meşhur ‘E muhtıra’ya hiç dokunulmadı. Bunların hepsi arka arkaya gelen olaylar, birbirinden bağımsız kabul etmek çok safiyane olur. - Ama iktidar partisi ‘Statükoya’ karşı geldiği için oyları yükselmedi mi? Mesela 30 Ağustos ilk defa Köşk’te, sivil kutlanacaktı... Esası görmeden, yalnız şekle bakarak problemin halledildiğini söylemek doğru olmaz. “Masa düzeni nasıl olacak, başında tek mi çift mi oturulacak veya Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde mi olsun, olmasın” demek problemin çözüldüğünü göstermez. Bence problem halen devam ediyor. - Asker kışlasına tam olarak çekilmedi mi diyorsunuz? Asker çok fazla kışlasına çekildi. Daha evvel çeşitli kez yaptığı siyasete ve demokrasiye müdahale yönünde kışlasına çekilmiş ancak terörle mücadele konusunda da eskiye nazaran daha pasif bir konumda gözüküyor. - MİT Müsteşarı’yla ilgili süreci eleştirmiştiniz. İstihbarat birimleri arasında bir çekişme var mı sizce? Konu ilgi ve bilgi alanımda değil. Medyadan takip ettiklerime göre söylüyorum. MİT Müsteşarı’nın Cumhuriyet Savcılığı tarafından yasaya aykırı olarak çağrılması aslında devlet içerisinde bir skandaldı. Yargı erkiyle yürütme erkinin çatışmasıydı. Yargı bir yerde, hakimler devleti kurmak gibi bir sevdanın içersindeydi. Hatalı olduğu kanısındayım. Bugün, devam etmemesini dilemekten başka da yapacak bir şey yok. Bence istihbarat birimlerinin disipline edilmesi lazım. Dediğim gibi Ergenekon sürecinde istihbarat birimleri mercek altına alınmadı. Bana göre kesinlikle mercek altına alınıp araştırılmalı ve o unsurlardan temizlenmeli. Ve gayri yasal yapılanmalara tekrar fırsat verilmeyecek yasal tedbirler alınmalı. Belki ABD’de olduğu gibi Meclis denetimi getirilmeli. Bunlar gizli faaliyetlerdir ancak devlet için ‘olmazsa olmaz’lardır. Siz hukuk devletiyseniz istihbarat örgütünde buna uymayanlar varsa kulağından tutar atarsınız. - Ergenekon Balyoz, Arınç’a suikast denildi... Onların cevabını da alamadık aslına bakarsanız? Bazı şeyler var ki her halde açıklanamıyor. Devleti yönetmek gibi bir iddianın içindeyseniz demek ki kan kusuyorsunuz ‘Kızılcık şerbeti’ deyip yutmak zorunda kalıyorsunuz. Ancak siz kendinizi devlet gibi görmeye başlarsanız çok tehlikeli olur. Aslında devlet falan değilsiniz. Hukuksuzluk varsa devlet zarar görebilir ama bu bir sefer olur. Oysa hukuksuzluğa müsaade ederseniz çok daha büyük zararlar görür. Bana göre o oluyor. - İktidar partisi biraz kendini devlet gibi mi görüyor? O kesin. Güç insanı bozar. Bir reklam vardı: ‘Kontrolsüz güç, güç değildir’ diye. Çok güçlü zannedersiniz ama o güç değildir. Uzun süren iktidarlar zamanla bürokratlaşmaya başlar. İlk geldiğimizde biz, ‘Bürokratik devletten demokratik devlete’ diyorduk. Ama bir bakarsınız ki o ters dönmeye başlamış. Bu tehlikeli. Ben STK’ları bu nedenle çok önemsiyorum. Çünkü sivil halkın oluşturduğu organizasyonlar devamlı hükümeti denetler, sınırlarÖ Ama maalesef Türkiye’de STK yok. Dolasıyla güç sizi bir yerde bürokratlaştırıyor. ‘Güç bende, benim kontrolümde’ diyorsunuz. Aslında sizin kontrolünüzde falan değil. O normal işleyişin içinde. - Derin devlet sinmiş sırasını mı bekliyor? Olabilir. Eğer siz kurumları demokratik sistem içinde yerli yerine oturtup, hudutlarını kesin olarak belirlerseniz bunların hiçbiri olmaz. Her ülkenin bir tek silahlı gücü olur. Karşısında başka bir güç olmamalı. İşte onu sınırlayan demokrasidir, hukuktur. Türkiye, yarım kalmış demokrasi yolunda hiç duraksama yapmadan devam etmeli. Başka çaresi yok. Yoksa kendi kendimizi aldatmış oluruz.  GAZETEVATAN
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.