LİDERSİZ PARTİ

Küçükkayaʹnın köşesinde yazdığına göre, Erdoğan, ilk kez halkın seçtiği cumhurbaşkanı olarak Köşkʹe çıkacak. Ve yine bu plana göre Erdoğanʹın ardından AK Parti "lidersiz parti" şeklinde bir "sağ koalisyon" olarak karşımıza çıkacak. İsmail küçükkaya köşesinde, aynı zamanda bu plan dahilinde Fatih Erbakanʹın da bu koalisyonda yer alacağını ifade etti. İşte Küçükkayaʹnın o yazısı; Başbakan Erdoğan eğer kafasındaki planı gerçekten uygulayabilirse "Türk siyasal yaşantısında eşine zor rastlanır bir değişikliği" gerçekleştirmiş olacak. BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İLK ADIMI Numan Kurtulmuş hamlesi, "Büyük dönüşümün ilk adımı". Henüz kamuoyunda yeterince anlaşıldığını düşünmüyorum. Konu sadece Erdoğanʹdan sonraki liderlik yapısına indirgeniyor. Doğru değil. ERBAKAN DA KATILACAKTIR Erdoğan, 2014 yılında halkın oylarıyla seçilecek Cumhurbaşkanı olmaya hazırlanıyor. En az yüzde 50+1 alması gerekiyor. Çankayaʹda "halkın seçtiği" ilk Cumhurbaşkanı... Arkasında bir parti bırakıyor. Kurtulmuşʹtan sonra Saadet Partisi ile de flörtün nişanlılıkla sonuçlanacağına kesin gözüyle bakabiliriz. Kongreye kadar Fatih Erbakan AK Parti saflarına katılacaktır. Aynı şekilde BBP hatta Demokrat Partiʹye kadar uzanan geniş bir yelpaze... Başbakanʹın kafasında çok geniş bir sağ koalisyon fikri yatıyor. Bu, öncelikle kendisine Cumhurbaşkanlığı seçiminde avantaj sağlayacak. Diğer yandan ardında bırakacağı partiye çok renkli, farklı dengeler üzerine oturan ama tek bir yapı tarafından kontrol edilemeyecek özellikler kazandıracak. Sanırım Erdoğanʹın esas üzerinde durduğu bu.ʹTEK ADAMʹ İSTEMİYOR:Şöyle sloganlaştıralım: Erdoğan yüzde 60ʹlık bir çoğunluğu iki turlu bir siyasal planlamayla sağlama almak derdinde. Bu da 12 Eylül referandumu demek. Başbakanʹa sunulan analizlerde "Halkın katılımı çeşitli gerekçelerle düşürülmeseydi alınacak ʹevetʹ oyları yüzde 60ʹa ulaşacaktı" deniliyor. Erdoğan, 2014 sonrasında AK Partiʹde tek adamlık istemiyor. Mesela herhangi bir cemaatin ya da baskı grubunun hakim olabileceği bir yapıyı şimdiden engellemeye çalışıyor. YELPAZE BENZETMESİ "Kendisinden sonra partide çok sayıda güçlü figür olmalı ki milli görüşten Türk İslam sentezine, liberal kesimden demokrat isimlere, soldan sağa dek adeta yelpaze görüntüsü versin" diye bakıyor. Yani mesele, "Erdoğan Köşkʹe, filanca, partinin başına" klişesiyle özetlenebilecek kadar dar kapsamlı değil. Genel başkan veya başbakanlık koltuğuna kim oturursa otursun... Partide geniş bir koalisyon oluşsun. Kararların konsensüsle alınması zorunlu hale gelsin. HESAPLAR BOZULDU Bu strateji aslında Başbakanʹın "Türk siyasal yaşantısının en önemli gerçeğini kabul ettiğini de" gösteriyor. Lider ne denli güçlü olursa olsun Köşkʹe çıkınca artık o parti kendisinin bıraktığı yerde değildir. Yani, Erdoğan parti üzerinde kendi hakimiyetinin kalmayacağını da görüyor olmalı. Başkanlık -yarı başkanlık gibi köklü sistem değişiklikleri ise halen muamma. Ne denilse şu anda boş. Erdoğan, 2014 sonrasında AK Partiʹde lider veya grupların egemenliği yerine, çeşitli eğilimlerin işbirliğine dayalı bir denge oluşturmanın arayışında. Liderin kim olduğunun etkisi ve önemi kalmayacak. Bu, geniş bir ideolojik koalisyona dayalı siyasal yapı anlamına geliyor. EN ÖNEMLİ SACAYAĞI KURTULMUŞ Numan Kurtulmuş işte böylesine köklü bir hamlenin en önemli sacayağını oluşturuyor. Erdoğan, işe kendisine en çok benzeyen siyasi figürle başlıyor. En eski siyasal mücadelelerinden, hatta eğitim hayatlarının başlangıcından bu yana çok benzer iki kişilik. Milli görüş ve kopuş maceraları da tıpatıp aynı. Erdoğan; Kurtulmuşʹu da hem "milli" hem "dünyaya açık" buluyor. Bu yönleriyle kendisine benzetiyor. Başbakan, bu hamlesiyle Köşk seçiminde avantaj sağlayabilir mi, Cumhurbaşkanı olursa partiye yönelik çekincelerini giderebilir mi bilinmez. Ama Kurtulmuşʹla başlattığı hamlenin AK Parti üzerine kimi hesapları bozduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.