deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş deneme bonusu veren siteler casinorulet.com https://www.paybytouch.com/

Son ankete göre en sevilen bakan kim?

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 30.01.2012 - 20:29, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

Son ankete göre en sevilen bakan kim?

Google’a girdim sorguladım. Diğer bakanlara göre ismi Google ortamında en çok yer alanlardan olmadığı halde, 2168 denek üzerinde yapılan anket çalışmasına göre kabinenin en beğenilen bakanı olarak listenin en başına Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın yerleşmesi oldukça şaşırtıcı bir sonuçtur. Özellikle bu veriyi çok dikkatli analiz etmek lazım. Yani medyada çok yer almak ve ekranlarda sıklıkla görünmek kamuoyu tarafından fark edilmek ve takdir görmek için tek başına yeterli olmuyor. Örneğin Google’da isimleri sorgulatıldığında Sayın Bülent Arınç 5 Milyon 530 Bin, Sayın Ahmet Davutoğlu 4 Milyon 340 Bin sonuç verirken, Sayın Ali Babacan 2 Milyon 500 bin sonuç veriyor. Yani pek çok bakana göre medyada daha az yer almış. GENAR’ın 16 il, 60 ilçede 9 – 22 Şubat 2012 tarihleri arasında gerçekleştirdiği ve sonuçları dün Haber7’de de ayrıntılı olarak yer alan ankete göre, en sevilen bakanlar listesinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın ilk sırada yer aldığı görülüyor. Bir önceki yılın listesinde ilk sırada yer alan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun 2011 listesinde neden üçüncülüğe düşmüş olabileceği bu yazının konusu değil. Konu ayrı bir yazıda enine boyuna tartışılabilir. 2011 yılının genelinin değerlendirildiği araştırmada bence en çarpıcı olan sonuçlardan biri de şu: Araştırmaya göre, Ağustos ayından bu yana, Türkiye’nin 5 yıl sonrasının bugünden daha iyi olacağına yönelik iyimser beklentilerde kayda değer azalma değer. Araştırmanın geneline bakıldığında, seçim sonuçlarının oluşturduğu güven ikliminden hızla uzaklaşılıyor gibi bir endişe var. Seçimden bu yana geçen 6 ayın seçmende oluşturduğu ciddi bir karşılıklılık yok. İbre aşağı doğru görünüyor. Örneğin, Ağustos ayına göre borçlu olanlardaki artış yüzde 12.5 olurken, ev / araba almayı düşünenlerde de buna yakın oranda gerileme var. Aslında bu durum, denekler açısından ülke gidişatının yarınları konusunda hafif de olsa bir belirsizlik endişesine karşılık geliyor. Nitekim önümüzdeki aylar için kriz öngörüsünde olanların oranının yüzde 38 olması küçümsenecek bir tablo değil. Ekonomik açıdan az da olsa güvensizlik eğilimine giren deneklerin en beğendikleri bakanın kim olduğu sorulduğunda ekonomik işlerden sorumlu başbakan yardımcısını liste başı yapmaları da üzerinde durulması gereken husustur. Denekler hükümete güvenmek istiyorlar ve bu yöndeki beklentilerini de ekonomiden sorumlu bakana olan güvenlerini yansıtarak gösteriyorlar. Nitekim, son ankette küçük partilerin biraz daha erimesine karşılık, kayda değer bir muhalefet çizgisi tutturamamış olmalarına rağmen AK Parti, CHP ve MHP oylarının artmış olması, deneklerin giderek artan oranda ülke idaresinde güçlü yönetimlere olan ihtiyacını ve beklentilerini de yansıtmaktadır. Şahsen ben, yeni anayasa yapılması konusundaki iklimin de giderek alt gündemlerden biri haline gelmeye başlaması endişesi taşıyorum. Seçimden bu yana geçen 6 aylık sürede gelinen nokta bu mu olmalıydı sorusunu sorma ihtiyacı hissediyorum. Ülkemizi de yakından ilgilendiren gelişebilecek olağanüstü uluslararası veya bölgesel bir sorunun hızla ülkemizde de gündem oluşturma ve ülkenin önceliklerini değiştirmesi gibi bir riskin oluşabilme ihtimalinden kaygı duyuyorum. Bu nedenle bu yöndeki çalışmaların geniş zamana yayılarak değil, sonuç almaya matuf ciddi adımlarla yol alması gerektiği düşüncesini taşıyorum. Farzımuhal mazeret olarak öne sürülebilecek üçüncü dünya savaşının çıkmış olması gibi bir gerekçe noktası olsa bile, bir sonraki seçime söz verdikleri anayasa işini gerçekleştiremeden gidecek partilerin büyük zarar göreceklerini düşünüyorum. Bu nedenle akıp gidenin zamanın, her an herşey olabileceği varsamıyla daha verimli değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu ülkenin yapacağı anayasa sadece kendi devletimizin değil, dolaylı etkileriyle insanlığın da kaderini etkileyecek sonuçlara zemin hazırlayacağı için, bu hayırlı işi engelleyecek muzır manilerin sadece iç değil, uluslararası dış manilerin de çıkabileceği seçeneğinin de göz önünde tutulması gerektiğini düşünüyorum. Toplumda ülkenin geleceğine yönelik güven tesisi konusunda ciddi adımlar atmaya ihtiyaç var. Ben araştırmadan öncelikli bakış açısı olarak bu sonucu çıkardım. Az konuşup çok iş yapan Sayın Ali Babacan’ı da bu vesile ile tebrik ediyoruz. İngiltere Başbakanı Tony Blair başbakanken çocuğu olduğunda babalık izni almıştı. Ali Babacan ise sadece ekonomiyi iyi yönetip ülkeyi büyütmekle kalmadı, bakanken 2 evlat sahibi olmasına rağmen devlet işlerini de aksatmadı. Daha ne olsun... Prof. Dr. Osman Özsoy – Haber 7
Google’a girdim sorguladım. Diğer bakanlara göre ismi Google ortamında en çok yer alanlardan olmadığı halde, 2168 denek üzerinde yapılan anket çalışmasına göre kabinenin en beğenilen bakanı olarak listenin en başına Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın yerleşmesi oldukça şaşırtıcı bir sonuçtur. Özellikle bu veriyi çok dikkatli analiz etmek lazım. Yani medyada çok yer almak ve ekranlarda sıklıkla görünmek kamuoyu tarafından fark edilmek ve takdir görmek için tek başına yeterli olmuyor. Örneğin Google’da isimleri sorgulatıldığında Sayın Bülent Arınç 5 Milyon 530 Bin, Sayın Ahmet Davutoğlu 4 Milyon 340 Bin sonuç verirken, Sayın Ali Babacan 2 Milyon 500 bin sonuç veriyor. Yani pek çok bakana göre medyada daha az yer almış. GENAR’ın 16 il, 60 ilçede 9 – 22 Şubat 2012 tarihleri arasında gerçekleştirdiği ve sonuçları dün Haber7’de de ayrıntılı olarak yer alan ankete göre, en sevilen bakanlar listesinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın ilk sırada yer aldığı görülüyor. Bir önceki yılın listesinde ilk sırada yer alan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun 2011 listesinde neden üçüncülüğe düşmüş olabileceği bu yazının konusu değil. Konu ayrı bir yazıda enine boyuna tartışılabilir. 2011 yılının genelinin değerlendirildiği araştırmada bence en çarpıcı olan sonuçlardan biri de şu: Araştırmaya göre, Ağustos ayından bu yana, Türkiye’nin 5 yıl sonrasının bugünden daha iyi olacağına yönelik iyimser beklentilerde kayda değer azalma değer. Araştırmanın geneline bakıldığında, seçim sonuçlarının oluşturduğu güven ikliminden hızla uzaklaşılıyor gibi bir endişe var. Seçimden bu yana geçen 6 ayın seçmende oluşturduğu ciddi bir karşılıklılık yok. İbre aşağı doğru görünüyor. Örneğin, Ağustos ayına göre borçlu olanlardaki artış yüzde 12.5 olurken, ev / araba almayı düşünenlerde de buna yakın oranda gerileme var. Aslında bu durum, denekler açısından ülke gidişatının yarınları konusunda hafif de olsa bir belirsizlik endişesine karşılık geliyor. Nitekim önümüzdeki aylar için kriz öngörüsünde olanların oranının yüzde 38 olması küçümsenecek bir tablo değil. Ekonomik açıdan az da olsa güvensizlik eğilimine giren deneklerin en beğendikleri bakanın kim olduğu sorulduğunda ekonomik işlerden sorumlu başbakan yardımcısını liste başı yapmaları da üzerinde durulması gereken husustur. Denekler hükümete güvenmek istiyorlar ve bu yöndeki beklentilerini de ekonomiden sorumlu bakana olan güvenlerini yansıtarak gösteriyorlar. Nitekim, son ankette küçük partilerin biraz daha erimesine karşılık, kayda değer bir muhalefet çizgisi tutturamamış olmalarına rağmen AK Parti, CHP ve MHP oylarının artmış olması, deneklerin giderek artan oranda ülke idaresinde güçlü yönetimlere olan ihtiyacını ve beklentilerini de yansıtmaktadır. Şahsen ben, yeni anayasa yapılması konusundaki iklimin de giderek alt gündemlerden biri haline gelmeye başlaması endişesi taşıyorum. Seçimden bu yana geçen 6 aylık sürede gelinen nokta bu mu olmalıydı sorusunu sorma ihtiyacı hissediyorum. Ülkemizi de yakından ilgilendiren gelişebilecek olağanüstü uluslararası veya bölgesel bir sorunun hızla ülkemizde de gündem oluşturma ve ülkenin önceliklerini değiştirmesi gibi bir riskin oluşabilme ihtimalinden kaygı duyuyorum. Bu nedenle bu yöndeki çalışmaların geniş zamana yayılarak değil, sonuç almaya matuf ciddi adımlarla yol alması gerektiği düşüncesini taşıyorum. Farzımuhal mazeret olarak öne sürülebilecek üçüncü dünya savaşının çıkmış olması gibi bir gerekçe noktası olsa bile, bir sonraki seçime söz verdikleri anayasa işini gerçekleştiremeden gidecek partilerin büyük zarar göreceklerini düşünüyorum. Bu nedenle akıp gidenin zamanın, her an herşey olabileceği varsamıyla daha verimli değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu ülkenin yapacağı anayasa sadece kendi devletimizin değil, dolaylı etkileriyle insanlığın da kaderini etkileyecek sonuçlara zemin hazırlayacağı için, bu hayırlı işi engelleyecek muzır manilerin sadece iç değil, uluslararası dış manilerin de çıkabileceği seçeneğinin de göz önünde tutulması gerektiğini düşünüyorum. Toplumda ülkenin geleceğine yönelik güven tesisi konusunda ciddi adımlar atmaya ihtiyaç var. Ben araştırmadan öncelikli bakış açısı olarak bu sonucu çıkardım. Az konuşup çok iş yapan Sayın Ali Babacan’ı da bu vesile ile tebrik ediyoruz. İngiltere Başbakanı Tony Blair başbakanken çocuğu olduğunda babalık izni almıştı. Ali Babacan ise sadece ekonomiyi iyi yönetip ülkeyi büyütmekle kalmadı, bakanken 2 evlat sahibi olmasına rağmen devlet işlerini de aksatmadı. Daha ne olsun... Prof. Dr. Osman Özsoy – Haber 7
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.