KOLTUKLAR BÜYÜDÜKÇE RANT DA BÜYÜR ÇÖKÜCÜLERİ DE

HP/CENGİZYÜCAK Kimse alınıp üzülmesin ve gocunup incinmesin diyedir ki; çeyrek asırlık köşe yazarlığımda  bir ilki yaparak maksadımı yazımın ikinci paragrafında dile getireceğim; Bu yazının kaleme alınış amacı oturduğu makam koltuklarına kendi bilgi birikimi ve liyakatiyle değer katarak ülkesi ve milleti için artı değer üretenler değil, oturdukları koltuğun kontrolündeki ranttan veya güdümündeki güçten kendisine, yanındakine ve yakınlarına rant üretenler ve onların kaçınılmaz sonlarının hikayeleştirilmesidir.. Gayesindeki, arzusundaki veya hayalindeki makama erişip o makam koltuğuna kurulduğunda muradına ve rahatına da erişeceğini sanır insan.. Öyle ya artık; "olur" dedikleri olacak, "olmaz" dedikleri olmayacak.. "geçsin" dedikleri geçecek, "kalsın" dedikleri kalacak.. işine geleni işlendirecek, gelmeyeni işsiz bırakacak.. güdümündeki gücü iradesine göre kullanacak.. kontrolündeki rantı kendi çıkarına dağıtacak..   O makama gelenler öyle düşünür de, onun o koltuğa oturmasıyla birlikte irili ufaklı  "rant hayali" kuranlar ile "rant planı" yapanlar farklı mı düşünürler sanki? Asla... Öz itibariyle hepsi birbirinin tıpkısının aynısı. Çapları farklı sadece.. Ve çaplarına göre bir demet çiçek veya pahalı bir orkide takdimiyle başlar her şey.. Sonra peşi sıra gelir special çikolatalar, altından kravat iyneleri, pahalı saatler.. lüks restaurantlar da yemekler, yurt içi-dışı seyahatler..   Derken ikinci aşamaya geçilir ve talepler gelir "bu iş şöyle olursa siz de kazanırsınız biz de" şeklinden tahrik edici cümleler ile peşi sıra.. "Ne olacak canım alt tarafı bir imza" diye şeytana uyulur.. TL'ler, dolarlar ve eurolar havada uçuşur.. Kaçınılmazdır artık her şey Cemal Reşit'in lüküs hayatı şiiri gibi.. İki tane otomobil Biri açık, biri değil Aşçı, uşak, hizmetçiler Dolu mutfak, dolu kiler Hey Lüküs hayat, lüküs hayat Bak keyfine yan gel de yat Ne güzel şey Oh ne rahat Yoktur esin lüküs hayat Para ve güç öyle bir baş döndürür ki; kendini artık her şey ve hatta dünyanın bile senin eksenin etrafında döndüğünü sanırsın.. Sensin... her şey sensin..   Seni o rüyadan önce çökücüler uyandırır.. Kim mi o çökücüler? "Hop aslanım o kadar parayı sana tek başına yedirmezler" diyenler.. Neye mi dayanarak çekecekler o raconu? Eeeee...o raconcuların da vardır kendilerine göre bir gücü veya güç odakları.. Ve ılık ılık ter aktığını hissedersin bedeninin her noktasından.. Direnme yok deme şansın yoktur.. Direnirsen indirirler.. Yok dersen bitirirler.. "Peki tüm bunlar olurken Devlet nerede" diye soracaksınız tabi ki.. Devlet her an her yerde.. Devlet izler...devlet gözler..devlet kayıt tutar.. Ve zamanı geldiğinde makamdakinin de çökücünün de tepesine çöker.. Kaçış yok..kaçtığını sanan da korku içinde zamanını bekler..