deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

GEBZE BÖLGESİNDE GAZETECİLİK YAPMAK!

GÜNCEL 02.10.2019 - 11:47, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:03
 

GEBZE BÖLGESİNDE GAZETECİLİK YAPMAK!

HP/CENGİZYÜCAK Sene 1999..Kocaeli’de on binlerce insanımızın hayatını kaybettiği 17 Ağustos depreminden hemen sonra dönemin CHP’li Tavşancıl Belde Belediye Başkanı Salih Gün “Bizim Tavşancıl’da hiç hasar yok” şeklinde açıklama yapınca bu açıklaması gündemde geniş bir yer buldu ve ulusal gazeteler ve tv’lere beyanatlar veren Salih Gün “örnek belediyecilik” sergilediklerini anlattı.. Biz de gazeteci ortağım Adalet Bora ile birlikte “ya sahi Kocaeli’yi bu derecede etkileyen ve Darıca’da bile yüzlerce insanımızın ölümüne neden olan bir deprem nasıl Tavşancıl’a hasar vermez” diye konuyu araştırınca, Devletin Kocaeli Deprem masasında Tavşancıl’da ki hasar gören binaların resmi sayısı ile karşılaştık.. Ve gazetecilik dürtüsü ile hemen “Kim yalan söylüyor belgeler mi yoksa Başkan Salih Gün mü” diye manşeti patlattık.. Şahin FM radyosunda yine Adalet Bora ile birlikte yaptığımız “Gebze Gündemi” programının o haftaki konuğu dönemin Fazilet Partili Gebze Belediye Başkanı rahmetli Ahmet Penbegüllü idi ve Depremi konuştutktan sonra ona da sorduk “Tavşancıl’da hiç hasar yok diyor Salih Başkan, Gebze ve Darıca’da var. Acaba başkanların uyguladıkları imar ve yapılaşma uygulamalarından mı kaynaklanıyor bu durum” diye.. Ahmet Penbegüllü’de kendince yorum yaptı ve “siz zaten Tavşancıl’da ki hasarlı binaların olduğunu belgelemişsiniz” dedi.. Aradan bir hafta geçti geçmedi derken polis bizi aradı ve ifade vermek üzere Savcılığa çağırdı.. Hangi haberimizden dolayı ifadeye çağrıldığımızı merak ederken, Savcı’nın huzurunda “Siz radyo programınızda Tavşancıl Belediye Başkanı Salih Gün’e hakaret etmişsiniz, doğru mu” sorusu ile karşılaştık ve “hakaret yok, belgeleri ile haber var” dememize rağmen “cezalandırılmamız talebi” ile kendimizi hakimin karşısında bulduk.. Salih Gün’ün avukatı Mustafa Cerit, Salih Gün’ün o akşam İzmir’de olduğunu ve Gebze’den bir gazete sahibinin kendisini arayarak “Cengiz Yücak ile Adalet Bora konuk olarak Ahmet Penbegüllü’yü almışlar. İkisi de sana hakaret ediyor” dediğini ve bunun üzerine “hakaret davası” açtıklarını dile getirdikten sonra tanıklarını sundu.. İki tanığın ikisi de Salih Gün’ü arayan o gazete sahibinin yanında çalışan iki muhabir.. İlk tanığı çağırdı Hakim ve sordu; -Cengiz Yücak ile Adalet Bora’nın o programını siz dinlediniz mi? -Dinledik efendim.. -Hakaret ettiler mi? -Ettiler efendim.. -Ne dediler? -Ne dediklerini hatırlamıyorum ama hakaret ettiler efendim.. -Yahu sen ne dediklerini söyle ki ben o dediklerinin hakaret olup olmadığına karar vereyim ve ona göre ceza vereyim.. -Hatırlamıyorum ama hakaretti efendim.. -Tamam çıkabilirsin.. Ve ilk tanık dışarı çıkıp ikinci tanık ile "ne sordu Hakim bey" diye konuşmasına fırsat olmadan çağırdı ikinci tanığı; -Cengiz Yücak ile Adalet Bora’nın o programını siz dinlediniz mi? -Dinledik efendim.. -Hakaret ettiler mi? -Ettiler efendim.. -Ne dediler? -Ne dediklerini hatırlamıyorum ama hakaret ettiler efendim.. -Yahu sen ne dediklerini söyle ki ben o dediklerinin hakaret olup olmadığına karar vereyim ve ona göre ceza vereyim.. -Hatırlamıyorum ama hakaretti efendim.. -Tamam çıkabilirsin.. Hakim, avukatına neden Salih Gün’ün mahkemeye gelmediğini sordu ve gerekçesini dinledikten sonra “Salih Gün’ün bir dahaki duruşmaya katılmasına” diye karar vererek duruşmayı erteledi.. Sanık, tanık ve izleyiciler ile hep birlikte adliye koridorlarından inerken o iki tanığa sadece “hiç utandınız mı” diye sordum.. Aşağı indiğimizde izleyciler arasında olan bir gazete sahibi arkadaşım yanıma gelerek “Yücak neye üzüldüm biliyor musun” diye sorunca "neye üzüldün" dedim; -Radyo programı yapan gazeteci, Salih Gün’ü arayıp dava açtırtan gazeteci, davada sizin hangi sözlerinizi hakaret olduğunu hatırlamadan ‘hakaret ettiler’ diye tanık olan iki kişi gazeteci, sizler yargılanırken arkada oturarak davanızı izleyen onlarca izleyicinin hepsi gazeteci. İşte bu bana çok koydu Yücak.. O gazeteci dostumun o an söylemiş olduğu cümlelerin hepsini buradan yazmaya gerek yok tabi ki.. Ve Hakimin belirlediği tarihte ikinci duruşmaya çıktık.. Salih Gün bu kez bizzat katıldı davaya ve cezalandırılmamızı istedi.. Mahkeme gazetecilik yapıldığına ve hakaret olmadığına hükmedince beraat ettik.. Duruşma salonundan çıktığımızda Salih Gün’e “Salih Başkanım dava bitti ama bilmenizi isterim, biz gerçekten o programda sana hakaret etmedik” dediğimde Salih Gün bana “Ama beni arayan ve tanıklar hakaret ettiğinizi söylediler” dedi.. Evet Gebze’de gazeteci olmak işte böyle bir şey.. Niye mi yazdım? Anlayana gitsin ve yeni gazetecilerimiz de nasıl bir kulvarda olduklarını bilsinler diye.. 

HP/CENGİZYÜCAK Sene 1999..Kocaeli’de on binlerce insanımızın hayatını kaybettiği 17 Ağustos depreminden hemen sonra dönemin CHP’li Tavşancıl Belde Belediye Başkanı Salih Gün “Bizim Tavşancıl’da hiç hasar yok” şeklinde açıklama yapınca bu açıklaması gündemde geniş bir yer buldu ve ulusal gazeteler ve tv’lere beyanatlar veren Salih Gün “örnek belediyecilik” sergilediklerini anlattı..

Biz de gazeteci ortağım Adalet Bora ile birlikte “ya sahi Kocaeli’yi bu derecede etkileyen ve Darıca’da bile yüzlerce insanımızın ölümüne neden olan bir deprem nasıl Tavşancıl’a hasar vermez” diye konuyu araştırınca, Devletin Kocaeli Deprem masasında Tavşancıl’da ki hasar gören binaların resmi sayısı ile karşılaştık..
Ve gazetecilik dürtüsü ile hemen “Kim yalan söylüyor belgeler mi yoksa Başkan Salih Gün mü” diye manşeti patlattık..
Şahin FM radyosunda yine Adalet Bora ile birlikte yaptığımız “Gebze Gündemi” programının o haftaki konuğu dönemin Fazilet Partili Gebze Belediye Başkanı rahmetli Ahmet Penbegüllü idi ve Depremi konuştutktan sonra ona da sorduk “Tavşancıl’da hiç hasar yok diyor Salih Başkan, Gebze ve Darıca’da var. Acaba başkanların uyguladıkları imar ve yapılaşma uygulamalarından mı kaynaklanıyor bu durum” diye..
Ahmet Penbegüllü’de kendince yorum yaptı ve “siz zaten Tavşancıl’da ki hasarlı binaların olduğunu belgelemişsiniz” dedi..
Aradan bir hafta geçti geçmedi derken polis bizi aradı ve ifade vermek üzere Savcılığa çağırdı..

Hangi haberimizden dolayı ifadeye çağrıldığımızı merak ederken, Savcı’nın huzurunda “Siz radyo programınızda Tavşancıl Belediye Başkanı Salih Gün’e hakaret etmişsiniz, doğru mu” sorusu ile karşılaştık ve “hakaret yok, belgeleri ile haber var” dememize rağmen “cezalandırılmamız talebi” ile kendimizi hakimin karşısında bulduk..

Salih Gün’ün avukatı Mustafa Cerit, Salih Gün’ün o akşam İzmir’de olduğunu ve Gebze’den bir gazete sahibinin kendisini arayarak “Cengiz Yücak ile Adalet Bora konuk olarak Ahmet Penbegüllü’yü almışlar. İkisi de sana hakaret ediyor” dediğini ve bunun üzerine “hakaret davası” açtıklarını dile getirdikten sonra tanıklarını sundu..
İki tanığın ikisi de Salih Gün’ü arayan o gazete sahibinin yanında çalışan iki muhabir..

İlk tanığı çağırdı Hakim ve sordu;
-Cengiz Yücak ile Adalet Bora’nın o programını siz dinlediniz mi?
-Dinledik efendim..
-Hakaret ettiler mi?

-Ettiler efendim..
-Ne dediler?
-Ne dediklerini hatırlamıyorum ama hakaret ettiler efendim..

-Yahu sen ne dediklerini söyle ki ben o dediklerinin hakaret olup olmadığına karar vereyim ve ona göre ceza vereyim..
-Hatırlamıyorum ama hakaretti efendim..
-Tamam çıkabilirsin..
Ve ilk tanık dışarı çıkıp ikinci tanık ile "ne sordu Hakim bey" diye konuşmasına fırsat olmadan çağırdı ikinci tanığı;

-Cengiz Yücak ile Adalet Bora’nın o programını siz dinlediniz mi?
-Dinledik efendim..
-Hakaret ettiler mi?

-Ettiler efendim..
-Ne dediler?
-Ne dediklerini hatırlamıyorum ama hakaret ettiler efendim..

-Yahu sen ne dediklerini söyle ki ben o dediklerinin hakaret olup olmadığına karar vereyim ve ona göre ceza vereyim..
-Hatırlamıyorum ama hakaretti efendim..
-Tamam çıkabilirsin..

Hakim, avukatına neden Salih Gün’ün mahkemeye gelmediğini sordu ve gerekçesini dinledikten sonra “Salih Gün’ün bir dahaki duruşmaya katılmasına” diye karar vererek duruşmayı erteledi..
Sanık, tanık ve izleyiciler ile hep birlikte adliye koridorlarından inerken o iki tanığa sadece “hiç utandınız mı” diye sordum..

Aşağı indiğimizde izleyciler arasında olan bir gazete sahibi arkadaşım yanıma gelerek “Yücak neye üzüldüm biliyor musun” diye sorunca "neye üzüldün" dedim;
-Radyo programı yapan gazeteci, Salih Gün’ü arayıp dava açtırtan gazeteci, davada sizin hangi sözlerinizi hakaret olduğunu hatırlamadan ‘hakaret ettiler’ diye tanık olan iki kişi gazeteci, sizler yargılanırken arkada oturarak davanızı izleyen onlarca izleyicinin hepsi gazeteci. İşte bu bana çok koydu Yücak..
O gazeteci dostumun o an söylemiş olduğu cümlelerin hepsini buradan yazmaya gerek yok tabi ki..
Ve Hakimin belirlediği tarihte ikinci duruşmaya çıktık..
Salih Gün bu kez bizzat katıldı davaya ve cezalandırılmamızı istedi..
Mahkeme gazetecilik yapıldığına ve hakaret olmadığına hükmedince beraat ettik..
Duruşma salonundan çıktığımızda Salih Gün’e “Salih Başkanım dava bitti ama bilmenizi isterim, biz gerçekten o programda sana hakaret etmedik” dediğimde Salih Gün bana “Ama beni arayan ve tanıklar hakaret ettiğinizi söylediler” dedi..
Evet Gebze’de gazeteci olmak işte böyle bir şey..
Niye mi yazdım?
Anlayana gitsin ve yeni gazetecilerimiz de nasıl bir kulvarda olduklarını bilsinler diye.. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.