Eskihisar'da şok görüntüler. Deniz adeta kustu

ADALET BORA/ÖZEL HABER-  Bugün tam kapanma nedeniyle sessizliğe bürünen kente dair ne var ne yok diye dolaşırken Eskihisar'da ilk kez karşılaştığım manzara beni dehşete düşürdü. O güzel masmavi denizin üstünde iğrenç bir kusmuk duruyor sanki. Berbat kokuyor. Karaya vurmuş sanırısnız küçük küçük denizin üstündeki balıkçı kayıkları.. Denizin üstünü kaplayan ve dalgaların dahi dibe çekemediği bir görüntü. İnsanı ürkütüyor. Hani üstü başı toz olmuş bir insanın yaptığı gibi temizlenmek için üstündekileri kıyıya vurup duruyor dipteki dalgalar.. Ama tüm çabalar boşa çıkıyor.. Yapışmış denizin suyuna adeta. Tahta iskelelerin üstünde uzun uzun denizi aradım Eskihisar sahilinde. Kayıkların ipleri olmasa çöplerle karışmış o beyazımsı yapışkanlığın bir kara parçası olduğuna inandıracak kadar gerçekçi duruyor. Birkaç küçük taş attım dağıtabiliyir miyim veya dibe çöker mi diye? Nafile. Küçük bir dairesel döndü ve ardından açılan mavi alan anında yeniden istila ediliyor o salya tarafından. Bu sefer daha büyük bir taşla deniyorum. Sonuç aynı. Yani durum gerçekten insanın ta yüreğine dokunuyor. En sevdiğim sahilin bu halde olması ne büyük üzüntü bilseniz?  NEDEN OLUYOR? Bu görüntüye çeşitli bilimsel nedenler sıralanabiliyor. Bu durumun bilimsel adı Müsilaj yani yapışkan salya. Ancak bu durum doğal bir seyir göstermiyor. Bu salyanın içinde envai çeşit çöp ve pislikte karışınca o güzelim deniz adeta bir kusmuk tarlasına dönmüş durumda.. Evet görüntünün ve durumun bir diğer nedeni de havaların ani ısınması ve soğumasının deniz analarının ölümüne neden olduğu ve bu yapışkanlık özelliği bir hayli yüksek salyanın ölü denizanalarından kaynaklanığı da yine bilimselliği kanıtlanmamış halk arasındaki bir rivayet olarak bilinir. Ancak yine de çok iyi biliyoruz ki doğanın dengesini bozan yapılaşmadan tutun Denizlere akıtılan kanalizasyon başta olmak üzere adeta bir çöplük gibi kullandığımız denizlerin bu durumu aslında salyadan ziyade denizin yüzümüze tükürmesidir.. Deniz kenarında oturup çerini çöpünü, izmaritini, şişesini, araba lastiğini, maskesini, kısacası yediği, içtiği, kullandığı tüm pisliğini denize atıp arkasını dönüp gelen azgelişmiş ve insan görünümlülerinde katkısıyla bu hale gelmiş oluyor.. Evet, Deniz artık gerçekten kusuyor. Çekim yaparken yanıma yanaşıp benimle birlikte denizin o haline şaşkın şaşkın bakan bir sokak köpeğinin bile anlamaya çalıştığı ve denizin mavisini aradığı bu korkunç görüntü bize biraz ders olur mu bilmem ama gerçekten herkesin ilk fırsatta gidip o dehşet görüntüyü görmesi gerekiyor. Doğa bize birşeyler söylemeye devam ederken, bizler halen ısrarla kendimizi doğadan güçlü sanıyoruz. Ama değiliz. Doğa intikamını böyle kusmalar, salyalarla, depremlerle, seller ve şimseklerle anlatmaya devam ediyor.. Ders alıyor muyuz? Hiç sanmıyorum. Hep lafla peynir gemisi durumu. Hep işin hikayesinde takılıp kalıyoruz ne yazık ki? Deniz şu anda yok. Kıyıda berbat bir koku. Bu adına deniz salyası dedikleri durum eskilerin bahr dedikleri denizin İçindeki milyonlarca canlının oksijen almasına büyük engel olurken en az yirmi günde dip kaynamalarla ancak temizlenebilecek bir gerçeklikle karşı karşıyayız ve insan olmak adına biraz daha düşünerek doğaya ve geleceğe karşı sorumluluğumuzu bir kez daha hatırlamak için kendimize bir şans daha vermeliyiz değil mi?