Çocukluk yıllarını anadoluda geçirmiş olanların oynadığı meşhur bir oyun vardı "çelik-çomak" diye..
Günümüzde mesleği icra edenlerin işi bazen işte çelik-çomak seviyesine indirdiğini görünce "bunlar cilik-cılık oynuyorlar" diye mırıldandım kendi kendime..

Şöyle ki;
Bir siyasetçi vardır bir de siyasetçilik oynayanlar..
Bir gazeteci vardır bir de gazetecilik oynayanlar..
Bir başkan vardır bir de başkancılık oynayanlar
Bir milletvekili vardır bir de vekilcilik oynayanlar..
Tüm bunlara daha bir çok meslek dalından 'cilik-cılık' ekleyebiliriz..

"Peki aslı ile oynayanların arasında ki fark ne" diye soracak olursanız; bunun cevabı izleyenlerde gizli..
Mesleğinin aslını icra edenler ile 'cilik-cılık' oynayanlar arasındaki fark o kadar bariz ki; izleyenler onları ayırmakta hiçte zorlanmıyorlar..
Mesleğinin gereğini yapanlar günde iz bırakarak geleceğe adlarını yazdırırken, 'cilik-cılık' oynayanlar ise tek tek unutulup silinip gidiyorlar..

Adı üstünde oyun işte..
'cilik-cılık' oyunu..
Ne güzel demiş atalarımız;
"Eşek ölür, kalır semeri; insan ölür, kalır eseri.."