deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

YA ÖZERKLİK YA DA...?

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 19.06.2011 - 09:55, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

YA ÖZERKLİK YA DA...?

“Türkiye çoğu zaman kendisini dünyaya model bir Müslüman demokrasi olarak tanıtsa da nüfusunun neredeyse yüzde 20’sinin temel demokratik haklarını reddediyor” diyen Tuncel, Türkiye’deki Kürtlerin onyıllardır özgürlük ve özerklik mücadelesi verdiğini ve bunun karşısında çoğu zaman devletin şiddetli baskısıyla karşılaştığını ifade etti. Tuncel, “Artık statükoyu kabul etmiyoruz. Demokratik özgürlükler istiyoruz, okullarda ve camilerde kendi dilimizi konuşma hakkı ve Kürlerin çoğunlukta yaşadığı bölgelerde siyasi özerkliğin artırılmasını istiyoruz” dedi. Başbakan Erdoğan’ın sık sık Filistinli çocuklar için duyduğu acıyı ifade ettiğini ancak aynı durumdaki Kürt çocuklarını göz ardı ettiğini ifade eden Tuncel, Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a yönelik eleştirilerini de hatırlatarak, “Erdoğan kendi evini düzene sokmadıkça komşusunu eleştirme hakkına sahip değildir” dedi. “HÜKÜMETİN ÖNÜNDE İKİ SEÇENEK VAR” Tuncel, Erdoğan hükümetinin önünde iki seçenek olduğunun altını çizdi: “Bu talepleri ciddiye alır, Kürt milletvekillerini Türkiye’nin yeni anayasasının yazım sürecine dahil eder, Kürt halkının kolektif hakları için anayasal garantiler sunar ve kendi kendimizi yönetmemize izin verecek ve barış getirecek özerklik talebimizi kabul eder. Ya da bugüne kadar sürdürdüğü şiddetli baskı politikasına devam eder. Eğer ikinci yolu seçerse, Türkiye geçmiştekinden de yoğun bir şiddet dönemine girebilir.” Erdoğan’ın, geçtiğimiz günlerde yaptığı “1999’da iktidarda olsaydık Abdullah Öcalan’ı asardık” açıklamasıyla ikinci seçeneğe daha meyilli bir görüntü çizdiğini ifade eden Tuncel, 2005’te başlatılan “Kürt açılımı”nın doğru yönde atılmış bir adım olduğunu da belirtti. Daha sonra kamuoyunun desteğine karşın Ak Parti’nin Kürt sorununu çözmek için ciddi adımlar atmadığını da belirten Tuncel, 2007’den bu yana ise açılım kisvesi altında geleneksel inkar politikalarının sürdürüldüğünü ifade etti. TUNCEL TALEPLERİNİ ORTAYA KOYDU Tuncel sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’de birçok siyasi partinin yeni anayasayı tartıştığı şu dönemde, Kürt meselesinin çözümü çok büyük önem taşıyacak. Bu da TBMM’nin Kürt üyelerinin de aktif katılımını gerektirecek. “Meşru olmayan tutuklamalar ve askeri operasyonlar son bulmalı. Türkiyeli Kürtler onlarca yıllık mücadelenin ardından kendi dillerinde eğitim alma ve dua etme hakkına sahip olmalı ve kendi şehir ve kasabalarında kendi kendini yönetebilmeli.” .  
“Türkiye çoğu zaman kendisini dünyaya model bir Müslüman demokrasi olarak tanıtsa da nüfusunun neredeyse yüzde 20’sinin temel demokratik haklarını reddediyor” diyen Tuncel, Türkiye’deki Kürtlerin onyıllardır özgürlük ve özerklik mücadelesi verdiğini ve bunun karşısında çoğu zaman devletin şiddetli baskısıyla karşılaştığını ifade etti. Tuncel, “Artık statükoyu kabul etmiyoruz. Demokratik özgürlükler istiyoruz, okullarda ve camilerde kendi dilimizi konuşma hakkı ve Kürlerin çoğunlukta yaşadığı bölgelerde siyasi özerkliğin artırılmasını istiyoruz” dedi. Başbakan Erdoğan’ın sık sık Filistinli çocuklar için duyduğu acıyı ifade ettiğini ancak aynı durumdaki Kürt çocuklarını göz ardı ettiğini ifade eden Tuncel, Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a yönelik eleştirilerini de hatırlatarak, “Erdoğan kendi evini düzene sokmadıkça komşusunu eleştirme hakkına sahip değildir” dedi. “HÜKÜMETİN ÖNÜNDE İKİ SEÇENEK VAR” Tuncel, Erdoğan hükümetinin önünde iki seçenek olduğunun altını çizdi: “Bu talepleri ciddiye alır, Kürt milletvekillerini Türkiye’nin yeni anayasasının yazım sürecine dahil eder, Kürt halkının kolektif hakları için anayasal garantiler sunar ve kendi kendimizi yönetmemize izin verecek ve barış getirecek özerklik talebimizi kabul eder. Ya da bugüne kadar sürdürdüğü şiddetli baskı politikasına devam eder. Eğer ikinci yolu seçerse, Türkiye geçmiştekinden de yoğun bir şiddet dönemine girebilir.” Erdoğan’ın, geçtiğimiz günlerde yaptığı “1999’da iktidarda olsaydık Abdullah Öcalan’ı asardık” açıklamasıyla ikinci seçeneğe daha meyilli bir görüntü çizdiğini ifade eden Tuncel, 2005’te başlatılan “Kürt açılımı”nın doğru yönde atılmış bir adım olduğunu da belirtti. Daha sonra kamuoyunun desteğine karşın Ak Parti’nin Kürt sorununu çözmek için ciddi adımlar atmadığını da belirten Tuncel, 2007’den bu yana ise açılım kisvesi altında geleneksel inkar politikalarının sürdürüldüğünü ifade etti. TUNCEL TALEPLERİNİ ORTAYA KOYDU Tuncel sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’de birçok siyasi partinin yeni anayasayı tartıştığı şu dönemde, Kürt meselesinin çözümü çok büyük önem taşıyacak. Bu da TBMM’nin Kürt üyelerinin de aktif katılımını gerektirecek. “Meşru olmayan tutuklamalar ve askeri operasyonlar son bulmalı. Türkiyeli Kürtler onlarca yıllık mücadelenin ardından kendi dillerinde eğitim alma ve dua etme hakkına sahip olmalı ve kendi şehir ve kasabalarında kendi kendini yönetebilmeli.” .  
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.