deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

Emine Ülker Tarhanʹdan zehir zemberek açıklama

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 27.08.2014 - 09:12, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:02
 

Emine Ülker Tarhanʹdan zehir zemberek açıklama

Al Jazeera Türkʹten Sibel Demirci Erdemʹe konuşan Emine Ülker Tarhan ise parti içinde ʹkoltuk değil zihniyet mücadelesiʹ yürüttüğünü söyledi. Tarhan cumhurbaşkanı seçimi öncesinde ise ulusalcı kanadın cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istediği isimler arasındaydı. ʹKendi prenslerinizi, prenseslerinizi yaratmalısınızʹ diyen Tarhan, parti içindeki kanat tartışmalarını ʹyapayʹ buluyor. "Ulusalcılık, ulusal değerlere bağlılık ise bundan gurur duyarım" diyor. "Yeni CHP" söylemini de eleştiren Tarhan, yönetimin CHPʹnin geçmişinden ve Atatürkʹten utanır hale geldiğini söyledi. İŞTE O ÇARPICI RÖPORTAJDAN BİR BÖLÜM Meclis’te düzenlediğiniz basın toplantısında CHP liderine ‘istifa ve kurultay çağrısı’ yaparak bir bakıma kurultay fitilini ateşlediniz. Aday olacak mısınız? Benim talebim art arda olan bu seçim yenilgilerinin masaya yatırılması ve CHP’de bu sonucu yaratan zihniyetin sorgulanmasıydı. Ancak öyle garip bir durumla karşılaştık ki… Makamı terk etmelerini istemek asla kişisel bir şey değil, koltukla falan ilgisi yoktur. Tamamen yönetimin manipüle edeceği bir kurultay ortamından uzaklaşmak. Nasıl cumhurbaşkanlığı seçiminde başbakanlık makamının boşaltılması ve eşit koşullarda yarışılmasını istediysek haklı olarak... Bu süreçte de genel başkan ve ekibinin kurultaydan elini çekmesi gerekirdi. Eleştirdiğiniz şeyleri yapmamalısınız. Ancak bugün karşılaştığımız tablo bakıyorsunuz sıkıştırılmış, dar alanda kısa paslaşmalar ve koltuk hesaplarıyla örülü bir kurultay süreci. Benim koltukla işim yok. Siyaset benim için ilke ve değerler meselesi. Ne yazık ki kurultayın, Türkiye’nin ve CHP’nin geleceği ve önünü açma yolunda rota çizecekken başka bir alana sıkıştığını görüyorum. Delege hesaplarıyla Türkiye’nin geleceğinin karartıldığından endişe ediyorum. Bir koltuk avına dönüşmüş, milletvekili hesapları, Parti Meclisi’nde kimler görev alacak, yönetimin parti örgütlerine baskısı... Bunların iyiye işaret olmadığını görüyorum. Bunlar beni umutsuzluğa sevk ediyor. Tekrar ediyorum. Benim koltuk hesabım yok, koltukla var olmadım ki. Yerel seçim de, cumhurbaşkanlığı seçimi de hezimettir. İhsanoğluʹnun aday gösterilmesi ʹmuhafazakâr açılımınʹ ilk adımı olabilir mi? Bizim hiçbirimizin haberi yoktu süreçten. O, sürecin başlangıcı mıdır bilmiyoruz? Eğer bir sürecin başlangıcıysa baştan başarısız olmuştur. Bu tür bir yapıştırma yöntemi olmaz, diyorum. Her şey disipline, bir programa, tartışmaya ve vizyona bağlı olması halinde bir anlam ifade edebilir. Ancak muhafazakâr alalım, şuraya monte edelim, biz de öyle oy alalım, derseniz bu olmaz. Ben bu halkın zekasına, öngörüsüne güveniyorum. Aslı varken niye suretine oy verelim, diye düşünürler. Eğer din istismarının “şampiyonu” varsa siz o görüntüyü asla vermemelisiniz. CHP’nin Kürt ve muhazafakâr seçmenden oy alamadığı gibi bir sosyolojik gerçek yok mu? CHP bu kesimlerden oy almak için ne yapmalı? Üzerinde çalışılmalı, ben üzerinde çalışıldığına dair bir işaret görmüyorum. Palyatif yaklaşımlar değil. Kürtlere yakınız görüntüsü verecek bir illüzyon veya muhafazakârlara yakınız görüntüsü verecek illüzyonlar yaratarak mı yapılır bu? İnanarak, samimiyetle yapılır. Vitrine illüzyon yaratmak için göstermelik şeyler koyduğunuzda, bu halkın müthiş bir içgüdüsü var ve bunu tabii ki algılar. Önce bir şeye siz inanmalı, içselleştirmeli, ne yapacağınızdan emin olmalısınız ki, inandırabilesiniz. Siz ‘ulusalcı’ mısınız? Ben o tip kategorizasyonlara karşıyım. CHP’nin okları belli. Altı Okʹun programda da çok açık yazıyor temel değerleri. Diyor ki; devrimler, sosyal demokrasi.... En sevdiğim ifade, üçüncüsü ise Anadolu ve Trakya’nın felsefi birikimi, diyor. CHP içinde ‘ Hem ulusalcı hem solcu olunmaz’ diyenler de var... Dikkate değer bulmuyorum. Mustafa Kemal’in antiemperyalist, bağımsızlıkçı tavrı solun tam da odağındadır. Solun tüm önderlerine bir bakın: Avrupaʹdan Latin Amerikaʹya kadar ulusal hareketleri, aydınlanma savaşımını, gericilikle savaşı hep desteklemişlerdir. Antiemperyalist ve laik olunmadan solda nasıl durulur bilmiyorum. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik, bunlar da ana mahfillerdir. Bunları birbirinden ayrı tutamazsınız. Yönetim CHP’nin geçmişinden utanıyor mu sizce? Söylemlerinden onu hissediyorum zaman zaman, gösterdiği adaylardan da hissediliyor. Atatürkʹü sadece bir olgu olarak gören bir cumhurbaşkanı adayımız oldu. Oysa olgu denilen Atatürk, partimizin de, devletin de kurucusu. CHP’nin Cemaat’e yakın göründüğü eleştirilerine katılıyor musunuz? Ben bunu yerel seçim sonrası söylemiştim. Bu ülkede yargının muhalifleri ezmek için kamçı gibi kullanıldığı bir dönemde bunun başaktörü olan Zekeriya Öz’ün neredeyse heykelini dikecektik, diye bir ironi yapmıştım. Böyle bir anlayış olmamalıydı. AKP ve Cemaat bu hukuksuzluk canavarını birlikte yarattı. Tamam asıl sorumluluk devleti yöneten ve işine geldiğinde teslim eden AKPʹdedir. Şu anda ittifak bozulmuşsa bu bir çıkar, rant kavgasıdır. Ama her ne olursa olsun, bu çatışma sürecinde bizim burada bir tarafı savunuyormuş görüntüsüne girmememiz gerekirdi.
Al Jazeera Türkʹten Sibel Demirci Erdemʹe konuşan Emine Ülker Tarhan ise parti içinde ʹkoltuk değil zihniyet mücadelesiʹ yürüttüğünü söyledi. Tarhan cumhurbaşkanı seçimi öncesinde ise ulusalcı kanadın cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istediği isimler arasındaydı. ʹKendi prenslerinizi, prenseslerinizi yaratmalısınızʹ diyen Tarhan, parti içindeki kanat tartışmalarını ʹyapayʹ buluyor. "Ulusalcılık, ulusal değerlere bağlılık ise bundan gurur duyarım" diyor. "Yeni CHP" söylemini de eleştiren Tarhan, yönetimin CHPʹnin geçmişinden ve Atatürkʹten utanır hale geldiğini söyledi. İŞTE O ÇARPICI RÖPORTAJDAN BİR BÖLÜM Meclis’te düzenlediğiniz basın toplantısında CHP liderine ‘istifa ve kurultay çağrısı’ yaparak bir bakıma kurultay fitilini ateşlediniz. Aday olacak mısınız? Benim talebim art arda olan bu seçim yenilgilerinin masaya yatırılması ve CHP’de bu sonucu yaratan zihniyetin sorgulanmasıydı. Ancak öyle garip bir durumla karşılaştık ki… Makamı terk etmelerini istemek asla kişisel bir şey değil, koltukla falan ilgisi yoktur. Tamamen yönetimin manipüle edeceği bir kurultay ortamından uzaklaşmak. Nasıl cumhurbaşkanlığı seçiminde başbakanlık makamının boşaltılması ve eşit koşullarda yarışılmasını istediysek haklı olarak... Bu süreçte de genel başkan ve ekibinin kurultaydan elini çekmesi gerekirdi. Eleştirdiğiniz şeyleri yapmamalısınız. Ancak bugün karşılaştığımız tablo bakıyorsunuz sıkıştırılmış, dar alanda kısa paslaşmalar ve koltuk hesaplarıyla örülü bir kurultay süreci. Benim koltukla işim yok. Siyaset benim için ilke ve değerler meselesi. Ne yazık ki kurultayın, Türkiye’nin ve CHP’nin geleceği ve önünü açma yolunda rota çizecekken başka bir alana sıkıştığını görüyorum. Delege hesaplarıyla Türkiye’nin geleceğinin karartıldığından endişe ediyorum. Bir koltuk avına dönüşmüş, milletvekili hesapları, Parti Meclisi’nde kimler görev alacak, yönetimin parti örgütlerine baskısı... Bunların iyiye işaret olmadığını görüyorum. Bunlar beni umutsuzluğa sevk ediyor. Tekrar ediyorum. Benim koltuk hesabım yok, koltukla var olmadım ki. Yerel seçim de, cumhurbaşkanlığı seçimi de hezimettir. İhsanoğluʹnun aday gösterilmesi ʹmuhafazakâr açılımınʹ ilk adımı olabilir mi? Bizim hiçbirimizin haberi yoktu süreçten. O, sürecin başlangıcı mıdır bilmiyoruz? Eğer bir sürecin başlangıcıysa baştan başarısız olmuştur. Bu tür bir yapıştırma yöntemi olmaz, diyorum. Her şey disipline, bir programa, tartışmaya ve vizyona bağlı olması halinde bir anlam ifade edebilir. Ancak muhafazakâr alalım, şuraya monte edelim, biz de öyle oy alalım, derseniz bu olmaz. Ben bu halkın zekasına, öngörüsüne güveniyorum. Aslı varken niye suretine oy verelim, diye düşünürler. Eğer din istismarının “şampiyonu” varsa siz o görüntüyü asla vermemelisiniz. CHP’nin Kürt ve muhazafakâr seçmenden oy alamadığı gibi bir sosyolojik gerçek yok mu? CHP bu kesimlerden oy almak için ne yapmalı? Üzerinde çalışılmalı, ben üzerinde çalışıldığına dair bir işaret görmüyorum. Palyatif yaklaşımlar değil. Kürtlere yakınız görüntüsü verecek bir illüzyon veya muhafazakârlara yakınız görüntüsü verecek illüzyonlar yaratarak mı yapılır bu? İnanarak, samimiyetle yapılır. Vitrine illüzyon yaratmak için göstermelik şeyler koyduğunuzda, bu halkın müthiş bir içgüdüsü var ve bunu tabii ki algılar. Önce bir şeye siz inanmalı, içselleştirmeli, ne yapacağınızdan emin olmalısınız ki, inandırabilesiniz. Siz ‘ulusalcı’ mısınız? Ben o tip kategorizasyonlara karşıyım. CHP’nin okları belli. Altı Okʹun programda da çok açık yazıyor temel değerleri. Diyor ki; devrimler, sosyal demokrasi.... En sevdiğim ifade, üçüncüsü ise Anadolu ve Trakya’nın felsefi birikimi, diyor. CHP içinde ‘ Hem ulusalcı hem solcu olunmaz’ diyenler de var... Dikkate değer bulmuyorum. Mustafa Kemal’in antiemperyalist, bağımsızlıkçı tavrı solun tam da odağındadır. Solun tüm önderlerine bir bakın: Avrupaʹdan Latin Amerikaʹya kadar ulusal hareketleri, aydınlanma savaşımını, gericilikle savaşı hep desteklemişlerdir. Antiemperyalist ve laik olunmadan solda nasıl durulur bilmiyorum. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik, bunlar da ana mahfillerdir. Bunları birbirinden ayrı tutamazsınız. Yönetim CHP’nin geçmişinden utanıyor mu sizce? Söylemlerinden onu hissediyorum zaman zaman, gösterdiği adaylardan da hissediliyor. Atatürkʹü sadece bir olgu olarak gören bir cumhurbaşkanı adayımız oldu. Oysa olgu denilen Atatürk, partimizin de, devletin de kurucusu. CHP’nin Cemaat’e yakın göründüğü eleştirilerine katılıyor musunuz? Ben bunu yerel seçim sonrası söylemiştim. Bu ülkede yargının muhalifleri ezmek için kamçı gibi kullanıldığı bir dönemde bunun başaktörü olan Zekeriya Öz’ün neredeyse heykelini dikecektik, diye bir ironi yapmıştım. Böyle bir anlayış olmamalıydı. AKP ve Cemaat bu hukuksuzluk canavarını birlikte yarattı. Tamam asıl sorumluluk devleti yöneten ve işine geldiğinde teslim eden AKPʹdedir. Şu anda ittifak bozulmuşsa bu bir çıkar, rant kavgasıdır. Ama her ne olursa olsun, bu çatışma sürecinde bizim burada bir tarafı savunuyormuş görüntüsüne girmememiz gerekirdi.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.