deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

GÜL ˮUTANDIMˮ DEDİ

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 23.05.2013 - 07:53, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

GÜL ˮUTANDIMˮ DEDİ

ÇOK ÜZÜLDÜĞÜMÜZ GÜNLER OLDU  Çok film seyretmeye vaktim olmuyor ama geçenlerde Abdullah Bey’le birlikte Lincoln’ü izledik. O kadar çok benzerlikler hissettim ki, izlerken insan duygulanıyor. Bütün ülkeler aynı süreçlerden, aynı tecrübelerden geçiyor, aynı şeyleri belirli zamanlarda yaşıyor diye düşünüyorsunuz. Bazı sahneler vardı Lincoln’ün eşiyle olan, kendimi koydum yerine. Ben de onun yaşadıklarının benzerlerini yaşadım. Çok açık konuşmak istemiyorum, artık o günler geride kaldı, çok önyargıyla bakılan günler yaşadık. Çok üzüldüğümüz, yüreğimizin burkulduğu günler oldu. Ama çok şükür şimdi geriye dönüp baktığımda Türkiye çok mesafe katetti. Çevre ülkelerle kıyasladığımda örnek bir ülke oldu. Bunlar belki bizim bile 10 yıl önce hayal edemeyeceğimiz şeylerdi. Ben bile bazen Abdullah Bey’e ‘Gerçekten siz bunları yapabilecek misiniz? En basit örnek, paradan 6 sıfırı silebilecek misiniz? Ben inanamıyorum’ derdim. Şimdi bakın neler yapıldı. İnsan içinde olunca görmüyor ama dışarıdan bakınca çok mesafeler katettiğinizi görüyorsunuz. Açık söylemek gerekirse yapılanları yeterli görmüyorum. ‘DEVAMLI ELEŞTİRİYORSUN’ DİYOR Hatta eşim kendisini sürekli eleştirdiğim için şikâyet ediyor, ‘Beni devamlı eleştiriyorsun sen, devamlı yeni şeyler bekliyorsun’ diyor. Tabii ki bize düşüyor. Daha çok çalışacağız, daha çok yol katedeceğiz ama katettiğimize de bakıp şükredeceğiz. EMEK SİNEMASI’NA ÜZÜLÜYORUM (Emek Sineması’nın yıkımıyla ilgili) Açık yürekli olmak gerekirse şimdi sadece orası değil, birçok yerin önünden geçerken bazen gözümü kapatıyorum. Bakmak istemiyorum. Bakan göze göre değişiyor. Siz nasıl bakıyorsunuz, yanınızdaki nasıl bakıyor. Bizim Türk toplumunda şöyle bir yapı var, bir şey yeniyse, güzeldir. Maalesef. Ben de hep şunu söylüyorum, eskiyse güzeldir. Yani bir şeyi restore ederken bile hep söylüyorum ‘Lütfen onun o eskilik duygusunu yok etmeyelim.’ Ben onun o yaşanmışlığını seviyorum. Onu pırıl pırıl gördüğümde bana bir zevk vermiyor. Binalar da öyle. Tamam restore edilsin, ben kabul ediyorum ama o restorasyonda da belli kurallar olmalı. Ve bu bize düşüyor aslında. Çok hayıflanıyorum. Her yerde bu var. Sadece Emek Sineması’nda değil. Hangi binaya bakarsanız bunu yaşıyorsunuz. Kayseri’de valilik binasına gittik, Talas’ta taş bir bina. Çok güzel bir bina, tam Kayseri taşıyla yapılmış. Belli ki Ermeni ustaların elinden çıkmış. Vali konağı, ama bir anda tepemden aşağıya kaynar sular döküldü. O ahşap çerçeve bir dönem yenilenmiş, güzel yenilenmemiş, yenilenmediği gibi sapsarı boyayla boyanmış. Yine dayanamadım, ‘Lütfen buraları eski orijinal haline getirir misiniz, elinizden ne geliyorsa siz de biz de yapalım. Lütfen burada orijinal Kayseri evi görmek istiyoruz’ dedim. KRALİÇE’DEN UTANDIM Bize yurt dışından misafirler geliyor. Mesela Hollanda Kraliçesi geldi, Kayseri’ye götürdük kendisini ama ben Gevher Nesibe’ye götüremedim. Çok mahcup oldum yerlerde laminant parke, oranın doğal dokusunu görmesi lazım gelen misafirin. Baktım bu sefer Kayseri de çok bilinçlenmişti Gevher Nesibe’yi restore etmeye başlamışlar. Laminant parkeleri kaldırmışlar. Çok utanıyordum. O atanın, o ecdanın torunları biz olamayız. ‘KALDIRIM MÜHENDİSİ’ DİYOR Cumhurbaşkanlığı’nda başka hobilerim başladı. Ekibimize sorsanız eminim ‘Hanımefendi bizi çok çalıştırıyor’ diyecekler. Arkadaşlarımız kaldırım taşları için Portekiz’e gittiler. Kıskanmamak elde mi? İnsanlar 500 yıldır aynı taşlara basıyorlar. Gülüyor Abdullah Bey, bana ‘Kaldırım mühendisi’ diyor. Çankaya’da bile başında duruyorum kaldırımlar yenilenirken. Reyhanlı’da büyük acı REYHANLI’ya çok istediğim halde gidemedim. Hepimizin yüreği burkuluyor, orada çok büyük bir acı yaşandı. Allah bir daha yaşatmasın. Oradaki teyzemin feryadını gördünüz, ‘Biz kime ne yaptık ki’ diyor, ‘Savaşmadık, etmedik’ diyor. Gerçekten çok büyük bir trajedi var ortada. Bir yanda hiç kimse memleketini terk edip de başka bir ülkeye gitmez, bir yanda Suriyelilerin dramı var, bir yanda da bizim yaşadıklarımız var. Çok itidalli olmak lazım. İnsanlar yine de olağanüstü bir misafirperverlik, olgunluk gösteriyorlar. İnşallah bir daha olmaz, bu savaşlar yaşanmaz. Diğer taraftan bakıyorsunuz dün televizyon Halep’i gösteriyordu. Benim en örnek aldığım, en sevdiğim şehirlerden birisidir Halep. Harap olmuştu. O kadar çok üzüldüm ki televizyonda baktım, dayanamayıp ağlayacağım. Baktım Abdullah Bey de, ‘Aman Allahım aman Allahım gittiğimiz sokakları, gördüğümüz sokakları hatırladın mı? Yıkılmış’ diyor. Yani bir yanda ölenlere mi acırsınız, bir yanda yıkılan şehirlere mi acırsınız. Yani sebepsiz yere. Allah akıl fikir versin. Bir an evvel sona erdirsin diye dua ediyorum hurriyet.com.tr
ÇOK ÜZÜLDÜĞÜMÜZ GÜNLER OLDU  Çok film seyretmeye vaktim olmuyor ama geçenlerde Abdullah Bey’le birlikte Lincoln’ü izledik. O kadar çok benzerlikler hissettim ki, izlerken insan duygulanıyor. Bütün ülkeler aynı süreçlerden, aynı tecrübelerden geçiyor, aynı şeyleri belirli zamanlarda yaşıyor diye düşünüyorsunuz. Bazı sahneler vardı Lincoln’ün eşiyle olan, kendimi koydum yerine. Ben de onun yaşadıklarının benzerlerini yaşadım. Çok açık konuşmak istemiyorum, artık o günler geride kaldı, çok önyargıyla bakılan günler yaşadık. Çok üzüldüğümüz, yüreğimizin burkulduğu günler oldu. Ama çok şükür şimdi geriye dönüp baktığımda Türkiye çok mesafe katetti. Çevre ülkelerle kıyasladığımda örnek bir ülke oldu. Bunlar belki bizim bile 10 yıl önce hayal edemeyeceğimiz şeylerdi. Ben bile bazen Abdullah Bey’e ‘Gerçekten siz bunları yapabilecek misiniz? En basit örnek, paradan 6 sıfırı silebilecek misiniz? Ben inanamıyorum’ derdim. Şimdi bakın neler yapıldı. İnsan içinde olunca görmüyor ama dışarıdan bakınca çok mesafeler katettiğinizi görüyorsunuz. Açık söylemek gerekirse yapılanları yeterli görmüyorum. ‘DEVAMLI ELEŞTİRİYORSUN’ DİYOR Hatta eşim kendisini sürekli eleştirdiğim için şikâyet ediyor, ‘Beni devamlı eleştiriyorsun sen, devamlı yeni şeyler bekliyorsun’ diyor. Tabii ki bize düşüyor. Daha çok çalışacağız, daha çok yol katedeceğiz ama katettiğimize de bakıp şükredeceğiz. EMEK SİNEMASI’NA ÜZÜLÜYORUM (Emek Sineması’nın yıkımıyla ilgili) Açık yürekli olmak gerekirse şimdi sadece orası değil, birçok yerin önünden geçerken bazen gözümü kapatıyorum. Bakmak istemiyorum. Bakan göze göre değişiyor. Siz nasıl bakıyorsunuz, yanınızdaki nasıl bakıyor. Bizim Türk toplumunda şöyle bir yapı var, bir şey yeniyse, güzeldir. Maalesef. Ben de hep şunu söylüyorum, eskiyse güzeldir. Yani bir şeyi restore ederken bile hep söylüyorum ‘Lütfen onun o eskilik duygusunu yok etmeyelim.’ Ben onun o yaşanmışlığını seviyorum. Onu pırıl pırıl gördüğümde bana bir zevk vermiyor. Binalar da öyle. Tamam restore edilsin, ben kabul ediyorum ama o restorasyonda da belli kurallar olmalı. Ve bu bize düşüyor aslında. Çok hayıflanıyorum. Her yerde bu var. Sadece Emek Sineması’nda değil. Hangi binaya bakarsanız bunu yaşıyorsunuz. Kayseri’de valilik binasına gittik, Talas’ta taş bir bina. Çok güzel bir bina, tam Kayseri taşıyla yapılmış. Belli ki Ermeni ustaların elinden çıkmış. Vali konağı, ama bir anda tepemden aşağıya kaynar sular döküldü. O ahşap çerçeve bir dönem yenilenmiş, güzel yenilenmemiş, yenilenmediği gibi sapsarı boyayla boyanmış. Yine dayanamadım, ‘Lütfen buraları eski orijinal haline getirir misiniz, elinizden ne geliyorsa siz de biz de yapalım. Lütfen burada orijinal Kayseri evi görmek istiyoruz’ dedim. KRALİÇE’DEN UTANDIM Bize yurt dışından misafirler geliyor. Mesela Hollanda Kraliçesi geldi, Kayseri’ye götürdük kendisini ama ben Gevher Nesibe’ye götüremedim. Çok mahcup oldum yerlerde laminant parke, oranın doğal dokusunu görmesi lazım gelen misafirin. Baktım bu sefer Kayseri de çok bilinçlenmişti Gevher Nesibe’yi restore etmeye başlamışlar. Laminant parkeleri kaldırmışlar. Çok utanıyordum. O atanın, o ecdanın torunları biz olamayız. ‘KALDIRIM MÜHENDİSİ’ DİYOR Cumhurbaşkanlığı’nda başka hobilerim başladı. Ekibimize sorsanız eminim ‘Hanımefendi bizi çok çalıştırıyor’ diyecekler. Arkadaşlarımız kaldırım taşları için Portekiz’e gittiler. Kıskanmamak elde mi? İnsanlar 500 yıldır aynı taşlara basıyorlar. Gülüyor Abdullah Bey, bana ‘Kaldırım mühendisi’ diyor. Çankaya’da bile başında duruyorum kaldırımlar yenilenirken. Reyhanlı’da büyük acı REYHANLI’ya çok istediğim halde gidemedim. Hepimizin yüreği burkuluyor, orada çok büyük bir acı yaşandı. Allah bir daha yaşatmasın. Oradaki teyzemin feryadını gördünüz, ‘Biz kime ne yaptık ki’ diyor, ‘Savaşmadık, etmedik’ diyor. Gerçekten çok büyük bir trajedi var ortada. Bir yanda hiç kimse memleketini terk edip de başka bir ülkeye gitmez, bir yanda Suriyelilerin dramı var, bir yanda da bizim yaşadıklarımız var. Çok itidalli olmak lazım. İnsanlar yine de olağanüstü bir misafirperverlik, olgunluk gösteriyorlar. İnşallah bir daha olmaz, bu savaşlar yaşanmaz. Diğer taraftan bakıyorsunuz dün televizyon Halep’i gösteriyordu. Benim en örnek aldığım, en sevdiğim şehirlerden birisidir Halep. Harap olmuştu. O kadar çok üzüldüm ki televizyonda baktım, dayanamayıp ağlayacağım. Baktım Abdullah Bey de, ‘Aman Allahım aman Allahım gittiğimiz sokakları, gördüğümüz sokakları hatırladın mı? Yıkılmış’ diyor. Yani bir yanda ölenlere mi acırsınız, bir yanda yıkılan şehirlere mi acırsınız. Yani sebepsiz yere. Allah akıl fikir versin. Bir an evvel sona erdirsin diye dua ediyorum hurriyet.com.tr
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.