deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler youtube mp3 Bonusverensiteler.com deneme bonusu veren siteler meritking giriş kingroyal giriş

ABDULLAH GÜLʹDEN TARİHİ KONUŞMA

SPOR (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 02.10.2012 - 11:39, Güncelleme: 03.09.2022 - 16:01
 

ABDULLAH GÜLʹDEN TARİHİ KONUŞMA

haberpi.com - Cumhurbaşkanı Abdullah Gülʹün tarihi konuşmasında tutuklu vekiller damgasını vurdu.. TBMM Genel Kuruluʹna gelen ve yeni yasama yılı açış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı  Gül, her yeni günün, her yeni başlangıcın yeni umutları beraberinde getirdiğini belirterek, dünyanın köklü değişimler geçirdiği; ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda muazzam altüst oluşların yaşandığı günümüz ortamında da Meclisʹin milletin sorunlarının çözümünü emanet ve itimat ettiği en önemli kurum olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül, ʹʹKuruluşundan beri olduğu gibi, bugün de yüce milletimizin, rehberlik için yüzünü TBMMʹye çevirmekte, sizlerin varlığından, çalışmalarınızdan, gayretlerinizden ümitvar olmaktadır. Dünyada, çevremizde ve ülkemizde meydana gelen olumlu ve olumsuz gelişmeler, karşı karşıya kaldığımız sorunlar, hiç kuşkusuz, bu yasama dönemini öncekilerden daha hassas hale getirmiştir. Böyle dönemlerde daha fazla konuda ortak tavır alabilmemiz gerekiyor. Bunun için de daha geniş istişareye, çok yönlü diyaloğa ve her düzeyde daha yakın çalışmaya ihtiyacımız varʹʹ diye konuştu. Siyasi partilerin demokrasilerin temel unsuru olduğuna işaret eden Gül, siyasi partilerin liderleri ile siyasetçilerin, şartların gerektirdiği ortamın oluşmasına ortak katkılarının, başka her türlü katkıdan daha fazla belirleyici olduğunu kaydetti. ʹʹBirbirimizin düşünce ve kaygılarına empatiyle yaklaşalım. Doğrularımızı söylemeye devam edelim, ancak bunu yaparken dışlayıcı ve birbirimizden uzaklaşmayla sonuçlanacak bir üslup kullanmaktan da kaçınalım. ʹSözün gücüʹnün ne olduğunu hep hatırda tutalımʹʹ diyen Gül, şöyle devam etti: SEÇİLMİŞ VEKİLLERİN OLMAMASI NOKSANLIK:ʹʹGeçmiş deneyimlerimizden ve siyasi tarihimizdeki örneklerden bildiğimiz üzere, bir yasama yılı nasıl başlarsa öyle devam ediyor. Sözümüz güçlü olsun derken, kendi söylemlerimizin esiri olabilir ve ileride telafisi çok zor noktalara varabiliriz. Geçen yılki konuşmamda, bu Meclisʹin siyasetin tüm renk ve eğilimlerini temsil ettiğini ve bu nedenle çok güçlü olduğunu vurgulamıştım. Bu vesileyle, seçildikleri halde bu yasama yılında da Meclisʹte olamayan milletvekillerinin bu tablo içinde bir noksanlık oluşturduğunu belirtmek isterim. Seçimlere yasal olarak katılmış, halkın oyunu almış, milletvekili sıfatını taşımaya hak kazanmış herkesin, haklarında kesin yargı kararları ortaya çıkana kadar yasama faaliyetine katılması gerektiğini düşünüyorum.ʹʹ Ülke ve milletin karşılaştığı bütün sorunların çözüm yerinin Meclis olduğuna işaret eden Gül, Türkiyeʹde bütün fikir ve renklerin Meclisʹte temsilinin önemli olduğunu belirtti. Gül, ʹʹÖnemli olan bu yüce kurumun kapsayıcı olması ve çoğunluktan farklı düşünenlerin bu çatı altında kendilerine güvenli bir yer bulmasıdır. Meclis kompozisyonunda meydana gelebilecek her türlü noksanlık, geçmişte yapılanları tekrar etmekten ve çok ihtiyacımız olan çözümleri daha da ötelemekten başka bir işe yaramayacaktırʹʹ dedi. ʹʹYazarlar, düşünürler görüşlerini korkusuzca paylaşabilmeliʹʹ Geçtiğimiz yıl Türkiyeʹnin en önemli gündem maddesinin yeni anayasanın yapımı olduğunu belirten Gül, ʹʹMilletimizin özlemi ve beklentisi olan bu anayasa için vade, bugün başlayan yeni yasama yılıdır. Anayasanın geniş kitlelerin önerilerini de içine alacak, sivil toplumun taleplerine de yer veren ön hazırlığı geçtiğimiz yıl tamamlandı. Meclisʹte temsil edilen partilerimizin eşit sayıda üyesinden oluşan Komisyon çalışmalarını ben de yakından izlemekteyim. Şimdi bu çalışmaların ortak bir metne dönüştürülmesi zamanı gelmiştir. Ortaya çıkacak metin mümkün olduğu oranda üzerinde uzlaşılabilecek ortak görüşleri içermelidir. Anayasa gibi temel bir metin üzerinde yüzde yüz anlaşmanın ne denli güç olduğunun farkındayımʹʹ diye konuştu.  Özgürlükçü bir anayasayla, herkesin hak ve hürriyetlerini garanti altına alan, kimsenin kendisini dışlanmış hissetmeyeceği yeni bir vatandaşlık mukavelesinin gerçekleştirilmesi gerektiğini kaydeden Gül, şöyle devam etti:  ʹʹYeni anayasa yapım sürecinde, pek çok meselenin ve alternatif anayasal sistemlerin gündeme getirilmesi, bu sistemlerin olumlu ve olumsuz yanlarının irdelenmesi sağlıklı bir tartışmadır.  Bu sistemlerin dünyada başarıyla uygulandığı örnekler bulunduğu gibi, ciddi sıkıntılara yol açtığı örnekler de mevcuttur. Önemli olan dünyadaki mevcut örnekleri de dikkate alarak, meseleyi kendi bütünlüğü içinde, tüm veçheleriyle tartışmaktır.  Netice olarak yapılması gereken; köklü anayasal tecrübemizin ışığında milletimizi layık olduğu seviyeye taşıyacak; temel hak ve özgürlükleri genişletecek; halkımızın birlik ve beraberliğini pekiştirecek; demokrasimizi kurumsallaştıracak bir anayasanın biran önce hazırlanmasıdır.  Ülkemizde bugün herkesin görüşlerini rahatlıkla ifade edebileceği bir özgürlük ortamı bulunuyor. Bu yolda eksikler veya yanlış uygulamalar, demokrasiyi zedeleyen görüntüler söz konusu ise bunların hepsi hiç gecikilmeden ortadan kaldırılmalıdır. Türkiyeʹnin demokratik bir hukuk devleti olduğu yolunda kimsenin kaygısı da kuşkusu da bulunmamalıdır. İç ve dış kamuoyunda bu yoldaki kazanımlarımızın haksız bir şekilde gölgelenmesine müsaade etmemeliyiz.  Dünyada demokratik hak ve özgürlüklerin en geniş biçimde kullanılmasına imkan verdiği için zarar görmüş ülkeye pek rastlanılmaz. Buna karşılık sıkıntıdan sıkıntıya düşenlerin çoğu, hak ve özgürlüklerin dar olduğu, demokrasiden nasibini almamış ülkelerdir. Türkiye, çok şükür, bugün belli bir demokratik olgunluğa kavuşmuş bir ülkedir.  Bir ülkede yazarların, düşünürlerin ve fikir adamlarının görüşlerini korkusuzca paylaşabilmeleri, o ülkeye itibar kazandırır. Aynı şekilde, gazeteciler, haberciler ve bir bütün olarak medya mensuplarının halkı haberdar etme görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları da temel esastır.  Hiç kimse fikirleri ve fikirlerini medya yoluyla açıklaması yüzünden hapse düşmemelidir. Şiddeti teşvik eden ile görüş açıklayan arasında kesin bir ayrım gözetilmelidir.ʹʹ  ʹʹTemel demokratik ilkeler her ülkeyi güçlü kılarʹʹ Hukuk devleti, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi temel demokratik ilkelerin her ülkeyi güçlü kıldığını belirten Gül, ʹʹKritik dönemlerden geçerken bu konularda göstereceğimiz özen ve titizlik, mücadele gücümüze güç katar ve her türlü istismar ve kirli propagandaları defeder. Bu sebeple, kurumlarımızın da itibarını yüceltmek ve zedeletmemek için, tüm şüphe ve kuşkuları yok edecek cesaretle davranmalıyız. Hepimizi derinden üzen olayları ve talihsizlikleri asla iç polemik kısır döngüsüne sokmadan, sorgulama-hesap verebilirlik dengesinde tutmalıyız. Bu davranış tarzı, asla bir zafiyet olmadığı gibi, tam tersine ülkemizin ve kurumlarımızın gücüne güç katacaktırʹʹ diye konuştu. Gül, konuşmasının son bölümünde ekonomiye yer verdi.  Türkiye ekonomisinin yakın tarihinin, ekonominin bütün temel dengelerini tahrip eden ve her defasında büyük kayıplara, zararlara neden olan krizlerle dolu olduğunu anımsatan Gül, ʹʹBu sıkıntılı dönemlerin gösterdiği gerçek, ekonomimizin her zaman krizlere maruz kalabilecek kırılganlıklar ve zayıflıklarla malul bulunmasıydıʹʹ dedi.  Gül, ekonomi alanındaki başarıları takdir ederken, bazı hatırlatma ve uyarılarda bulunmayı da gerekli gördüğünü belirtti.  Dışa açık bir ekonomide sadece iç değil, aynı zamanda dış gelişmeleri de sürekli izlemeleri gerektiğini vurgulayan Gül, aşırı özgüven ve rahatlık duygusunun, ekonomi yönetimlerinin her zaman kaçınmaları gereken duygular olduğunu ifade etti.  Gül, ekonomi alanında bugüne kadar sağlanan başarıların önemli bir nedeninin mali ve parasal disiplin olduğunun unutulmamasını isteyerek, bu alanda yaşanacak gevşemenin, tamiri imkansız sonuçlara yol açacağının hatırda tutulması gerektiğini vurguladı. Gül, ʹʹAyrıca bu kırılgan dönemde kamu harcamalarındaki önceliklerimize de dikkat etmeliyiz. Şüphesiz ki bütün başarıların en önemli faktörü eğitilmiş insan gücü kaynağımızdır. Bu itibarla, önümüzdeki dönemin anahtar sözcüğü verimlilik olmalıdır. Bunun için başta eğitim olmak üzere, bilimsel çalışmalar, araştırma-geliştirme ve inovasyon faaliyetleri, ekonomik programların hedeflerine ulaşmasında en temel unsurdur. Bu alan daima birinci önceliğimiz olmaya devam etmelidirʹʹ diye konuştu. 
haberpi.com - Cumhurbaşkanı Abdullah Gülʹün tarihi konuşmasında tutuklu vekiller damgasını vurdu.. TBMM Genel Kuruluʹna gelen ve yeni yasama yılı açış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı  Gül, her yeni günün, her yeni başlangıcın yeni umutları beraberinde getirdiğini belirterek, dünyanın köklü değişimler geçirdiği; ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda muazzam altüst oluşların yaşandığı günümüz ortamında da Meclisʹin milletin sorunlarının çözümünü emanet ve itimat ettiği en önemli kurum olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül, ʹʹKuruluşundan beri olduğu gibi, bugün de yüce milletimizin, rehberlik için yüzünü TBMMʹye çevirmekte, sizlerin varlığından, çalışmalarınızdan, gayretlerinizden ümitvar olmaktadır. Dünyada, çevremizde ve ülkemizde meydana gelen olumlu ve olumsuz gelişmeler, karşı karşıya kaldığımız sorunlar, hiç kuşkusuz, bu yasama dönemini öncekilerden daha hassas hale getirmiştir. Böyle dönemlerde daha fazla konuda ortak tavır alabilmemiz gerekiyor. Bunun için de daha geniş istişareye, çok yönlü diyaloğa ve her düzeyde daha yakın çalışmaya ihtiyacımız varʹʹ diye konuştu. Siyasi partilerin demokrasilerin temel unsuru olduğuna işaret eden Gül, siyasi partilerin liderleri ile siyasetçilerin, şartların gerektirdiği ortamın oluşmasına ortak katkılarının, başka her türlü katkıdan daha fazla belirleyici olduğunu kaydetti. ʹʹBirbirimizin düşünce ve kaygılarına empatiyle yaklaşalım. Doğrularımızı söylemeye devam edelim, ancak bunu yaparken dışlayıcı ve birbirimizden uzaklaşmayla sonuçlanacak bir üslup kullanmaktan da kaçınalım. ʹSözün gücüʹnün ne olduğunu hep hatırda tutalımʹʹ diyen Gül, şöyle devam etti: SEÇİLMİŞ VEKİLLERİN OLMAMASI NOKSANLIK:ʹʹGeçmiş deneyimlerimizden ve siyasi tarihimizdeki örneklerden bildiğimiz üzere, bir yasama yılı nasıl başlarsa öyle devam ediyor. Sözümüz güçlü olsun derken, kendi söylemlerimizin esiri olabilir ve ileride telafisi çok zor noktalara varabiliriz. Geçen yılki konuşmamda, bu Meclisʹin siyasetin tüm renk ve eğilimlerini temsil ettiğini ve bu nedenle çok güçlü olduğunu vurgulamıştım. Bu vesileyle, seçildikleri halde bu yasama yılında da Meclisʹte olamayan milletvekillerinin bu tablo içinde bir noksanlık oluşturduğunu belirtmek isterim. Seçimlere yasal olarak katılmış, halkın oyunu almış, milletvekili sıfatını taşımaya hak kazanmış herkesin, haklarında kesin yargı kararları ortaya çıkana kadar yasama faaliyetine katılması gerektiğini düşünüyorum.ʹʹ Ülke ve milletin karşılaştığı bütün sorunların çözüm yerinin Meclis olduğuna işaret eden Gül, Türkiyeʹde bütün fikir ve renklerin Meclisʹte temsilinin önemli olduğunu belirtti. Gül, ʹʹÖnemli olan bu yüce kurumun kapsayıcı olması ve çoğunluktan farklı düşünenlerin bu çatı altında kendilerine güvenli bir yer bulmasıdır. Meclis kompozisyonunda meydana gelebilecek her türlü noksanlık, geçmişte yapılanları tekrar etmekten ve çok ihtiyacımız olan çözümleri daha da ötelemekten başka bir işe yaramayacaktırʹʹ dedi. ʹʹYazarlar, düşünürler görüşlerini korkusuzca paylaşabilmeliʹʹ Geçtiğimiz yıl Türkiyeʹnin en önemli gündem maddesinin yeni anayasanın yapımı olduğunu belirten Gül, ʹʹMilletimizin özlemi ve beklentisi olan bu anayasa için vade, bugün başlayan yeni yasama yılıdır. Anayasanın geniş kitlelerin önerilerini de içine alacak, sivil toplumun taleplerine de yer veren ön hazırlığı geçtiğimiz yıl tamamlandı. Meclisʹte temsil edilen partilerimizin eşit sayıda üyesinden oluşan Komisyon çalışmalarını ben de yakından izlemekteyim. Şimdi bu çalışmaların ortak bir metne dönüştürülmesi zamanı gelmiştir. Ortaya çıkacak metin mümkün olduğu oranda üzerinde uzlaşılabilecek ortak görüşleri içermelidir. Anayasa gibi temel bir metin üzerinde yüzde yüz anlaşmanın ne denli güç olduğunun farkındayımʹʹ diye konuştu.  Özgürlükçü bir anayasayla, herkesin hak ve hürriyetlerini garanti altına alan, kimsenin kendisini dışlanmış hissetmeyeceği yeni bir vatandaşlık mukavelesinin gerçekleştirilmesi gerektiğini kaydeden Gül, şöyle devam etti:  ʹʹYeni anayasa yapım sürecinde, pek çok meselenin ve alternatif anayasal sistemlerin gündeme getirilmesi, bu sistemlerin olumlu ve olumsuz yanlarının irdelenmesi sağlıklı bir tartışmadır.  Bu sistemlerin dünyada başarıyla uygulandığı örnekler bulunduğu gibi, ciddi sıkıntılara yol açtığı örnekler de mevcuttur. Önemli olan dünyadaki mevcut örnekleri de dikkate alarak, meseleyi kendi bütünlüğü içinde, tüm veçheleriyle tartışmaktır.  Netice olarak yapılması gereken; köklü anayasal tecrübemizin ışığında milletimizi layık olduğu seviyeye taşıyacak; temel hak ve özgürlükleri genişletecek; halkımızın birlik ve beraberliğini pekiştirecek; demokrasimizi kurumsallaştıracak bir anayasanın biran önce hazırlanmasıdır.  Ülkemizde bugün herkesin görüşlerini rahatlıkla ifade edebileceği bir özgürlük ortamı bulunuyor. Bu yolda eksikler veya yanlış uygulamalar, demokrasiyi zedeleyen görüntüler söz konusu ise bunların hepsi hiç gecikilmeden ortadan kaldırılmalıdır. Türkiyeʹnin demokratik bir hukuk devleti olduğu yolunda kimsenin kaygısı da kuşkusu da bulunmamalıdır. İç ve dış kamuoyunda bu yoldaki kazanımlarımızın haksız bir şekilde gölgelenmesine müsaade etmemeliyiz.  Dünyada demokratik hak ve özgürlüklerin en geniş biçimde kullanılmasına imkan verdiği için zarar görmüş ülkeye pek rastlanılmaz. Buna karşılık sıkıntıdan sıkıntıya düşenlerin çoğu, hak ve özgürlüklerin dar olduğu, demokrasiden nasibini almamış ülkelerdir. Türkiye, çok şükür, bugün belli bir demokratik olgunluğa kavuşmuş bir ülkedir.  Bir ülkede yazarların, düşünürlerin ve fikir adamlarının görüşlerini korkusuzca paylaşabilmeleri, o ülkeye itibar kazandırır. Aynı şekilde, gazeteciler, haberciler ve bir bütün olarak medya mensuplarının halkı haberdar etme görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları da temel esastır.  Hiç kimse fikirleri ve fikirlerini medya yoluyla açıklaması yüzünden hapse düşmemelidir. Şiddeti teşvik eden ile görüş açıklayan arasında kesin bir ayrım gözetilmelidir.ʹʹ  ʹʹTemel demokratik ilkeler her ülkeyi güçlü kılarʹʹ Hukuk devleti, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi temel demokratik ilkelerin her ülkeyi güçlü kıldığını belirten Gül, ʹʹKritik dönemlerden geçerken bu konularda göstereceğimiz özen ve titizlik, mücadele gücümüze güç katar ve her türlü istismar ve kirli propagandaları defeder. Bu sebeple, kurumlarımızın da itibarını yüceltmek ve zedeletmemek için, tüm şüphe ve kuşkuları yok edecek cesaretle davranmalıyız. Hepimizi derinden üzen olayları ve talihsizlikleri asla iç polemik kısır döngüsüne sokmadan, sorgulama-hesap verebilirlik dengesinde tutmalıyız. Bu davranış tarzı, asla bir zafiyet olmadığı gibi, tam tersine ülkemizin ve kurumlarımızın gücüne güç katacaktırʹʹ diye konuştu. Gül, konuşmasının son bölümünde ekonomiye yer verdi.  Türkiye ekonomisinin yakın tarihinin, ekonominin bütün temel dengelerini tahrip eden ve her defasında büyük kayıplara, zararlara neden olan krizlerle dolu olduğunu anımsatan Gül, ʹʹBu sıkıntılı dönemlerin gösterdiği gerçek, ekonomimizin her zaman krizlere maruz kalabilecek kırılganlıklar ve zayıflıklarla malul bulunmasıydıʹʹ dedi.  Gül, ekonomi alanındaki başarıları takdir ederken, bazı hatırlatma ve uyarılarda bulunmayı da gerekli gördüğünü belirtti.  Dışa açık bir ekonomide sadece iç değil, aynı zamanda dış gelişmeleri de sürekli izlemeleri gerektiğini vurgulayan Gül, aşırı özgüven ve rahatlık duygusunun, ekonomi yönetimlerinin her zaman kaçınmaları gereken duygular olduğunu ifade etti.  Gül, ekonomi alanında bugüne kadar sağlanan başarıların önemli bir nedeninin mali ve parasal disiplin olduğunun unutulmamasını isteyerek, bu alanda yaşanacak gevşemenin, tamiri imkansız sonuçlara yol açacağının hatırda tutulması gerektiğini vurguladı. Gül, ʹʹAyrıca bu kırılgan dönemde kamu harcamalarındaki önceliklerimize de dikkat etmeliyiz. Şüphesiz ki bütün başarıların en önemli faktörü eğitilmiş insan gücü kaynağımızdır. Bu itibarla, önümüzdeki dönemin anahtar sözcüğü verimlilik olmalıdır. Bunun için başta eğitim olmak üzere, bilimsel çalışmalar, araştırma-geliştirme ve inovasyon faaliyetleri, ekonomik programların hedeflerine ulaşmasında en temel unsurdur. Bu alan daima birinci önceliğimiz olmaya devam etmelidirʹʹ diye konuştu. 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.